10. Hukuk Dairesi 2017/5262 E. , 2019/9074 K.
'İçtihat Metni'
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile yurtdışı borçlanması sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin ilgili geçmiş dönemine mal edilmesi ile yaşlılık aylığının yeniden tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, dilekçesiyle müvekkilinin borçlanmak suretiyle ödediği prim günlerinin, Mahkeme kararı ile Türkiye Sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilip kesinleşen 01.04.1979 tarihinden itibaren 5071 gün olacak şekilde intibakı, düzeltilen bu borçlanma tarih aralıklarına göre bağlanmış olan yaşlılık aylığının buna göre başlangıç tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
SGK vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek davacı hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir hatanın olmadığını, 3201 sayılı yasanın 1. maddesi ile 5510 sayılı yasanın 41. maddesi dikkate alınarak değerlendirme yapmak gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Toplanan delillere göre, davacının, benzer mahiyetteki değişik İş Mahkemelerinden verilmiş kararlarla ilgili Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2014/13007 tarihli kararları da dikkate alınarak, adı geçen davacının 3201 sayılı yasa kapsamında yapmış olduğu ve 5071 günlük borçlanma süresinin iradesini yansıtan ve lehine olan 01.04.1979-28.8.1983 arası 1587 gün, 01.02.1984 - 30.06.1985 arası 509 gün, 05.04.1988-2.10.1994 arası 2337 gün, 13.5.1998 - 21.2.2000 arası 638 gün mal edilmesi ve buna bağlı olarak davacıya 1.11.2011 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığı miktarının bu hizmet dönemine göre başlangıç tarihi itibariyle yeniden belirlenmesi gerektiğinin tesbitine karar vermek gerekli görülmüş ve dava tüm toplanan delillerle kabul edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İlk derece mahkemesi hükmüne karşı davalı Kurum avukatı tarafından; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, aslen davacının hakkında yapılan işlemlerin yerinde olması nedeniyle talebinin reddi gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının yapmış olduğu Yurtdışı borçlanmasının hangi döneme mal edilmesi gerektiği hususuna ilişkindir.
Davacının 15.02.2008 tarihli borçlanma talep dilekçesi ile kuruma müracaat ederek 01.07.1978-30.09.2005 tarihleri arasında yurtdışında geçen süreleri borçlanmayı talep ettiği, kurumun 7090 gün üzerinden borçlandırma tahakkuk cetveli göndermesi üzerine, davacının 08.03.2011 tarihinde 5071 günlük kısmi ödeme yaparak 28.10.211 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, kurumun davacının tahsis talebini reddetmesi üzerine davacının Alman Rant sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi kabul edilmesi ve talep tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin dava açtığı ve dava sonunda ... 11. İş Mahkemesinin 2012/292 E. 2013/298 karar sayılı dosyası ile davacının Türkiye sigortalılık başlangıç tarihinin 01.04.1979 olduğunun ve 01.11.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verildiği kararın Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 27.06.2013 tarih 2013/9471 esas 2013/14510 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği sabittir.
Davacı vekilinin 13.10.2014 tarihli dilekçe ile kuruma müracaat ederek müvekkilinin borçlandığı gün sayısının sigorta başlangıç tarihi olan 01.04.1979 tarihinden itibaren tahakkuk ettirilerek aylıklarının yeniden hesaplamasını talep ettiği, kurumun yapılan hesaplamada yanlışlık bulunmadığı gerekçesi ile bu talebi reddettiği anlaşılmıştır.
Sigortalının yurt dışında geçen ve borçlanmaya tabi sürelerin bir kısmını borçlanması halinde borçlanılan sürelerin hangi tarihler arasına mal edileceği yönünde yasal bir hüküm bulunmamakta,06.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”’in 12. maddesinin 1. fıkrasında başvuru sahibince borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen sürenin, belirtilmemiş ise belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere borçlanmak istediği gün sayısının esas alınarak belirlenecek olan sürenin borçlanma süresi olarak esas alınacağı belirtilmiştir.
Davacı ilk borçlanma talep dilekçesinde 01.07.1978 tarihinden itibaren borçlanmak istediğini belirterek bu konuda iradesini açıkladığından, sigortalının talebine ve davacının yurt dışında geçen fiili çalışma sürelerine göre ilgili aylara mal edilmesine yönelik mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, davacı hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir hatanın olmadığını bu nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
3201 sayılı Yasanın, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ise “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmünü içermekte olup; yasanın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, yasanın 5. madde hükmü uyarınca, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi; giderek, belirlenen ve borçlanılan bu süreler üzerinden yaşlılık aylığı bağlanması gerekecektir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2017/5262 E. , 2019/9074 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat