10. Hukuk Dairesi 2017/3832 E. , 2019/8887 K.
'İçtihat Metni'
Bölge Adliye
Mahkemesi : ....Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Asıl dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile iptal edilen sigortalılık döneminde davalı ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireyleri için yersiz olarak yapılan sağlık harcamasının tahsili istemine, karşı dava ise davacı/karşı davalı kurum tarafından iptal edilen sigortalı hizmetlerinin geçerli sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, karşı dava hakkında esasa dair hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen karara karşı davacı - karşı davada davalı Kurum vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı - karşı davada davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı-karşı davada davalı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle; kurumca yapılan araştırmalara göre, davalının sigortalı gösterildiği inşaat işyerlerindeki çalışmalarının fiili olmadığının tespit edildiğini, kurumca davalıya 45.213,97 TL sağlık harcaması yapıldığını, davalıya yersiz ödenen sağlık harcamalarının tahsilini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı-karşı davada davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının, inşaatlarda kalıp, duvar ve sıva ustası olarak çalışmakta olup hayatı boyunca da bu işleri yaptığını, davacının bu hizmetlerinin 24/01/1983 tarihinden başlayıp bugüne kadar da aralıklı olarak devam ettiğini, müfettiş raporuna göre davalının fiili çalışması olmadığı gerekçesi ile 314 gün hizmetinin iptal edildiğini, davacının iptal edilen sürelerde çalışmalarının gerçek olduğunu ve kuruma ödenmesi gereken bütün prim tutarlarını zamanında ödediğini, bu nedenle kurum tarafından açılan davanın reddini, iptal edilen hizmetlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-a kapsamında sigortalı olarak geçerli sayılmasını talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece davanın reddine, karşı davanın ise davalı/karşı davacı tarafça atiye bırakılması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge adliye mahkemesince “Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre davacı-karşı davada davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf itirazlarının reddi gerekir.
Mahkemece, davalı-karşı davada davacı vekilinin 09.02.2017 tarihli karar duruşmasındaki beyanını davanın geri alınması olarak nitelenmesi yerinde ise de, kendisini bir vekille temsil ettiren davacı-karşı davada davalı Kurum yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti verilmemesi, usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığındadavacaı karşı davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının kabul edilmesi ve 6100 sayılı H.M.K‘nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” Şeklindeki gerekçesiyle 1-Davacı-karşı davada davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ... 3. İş Mahkemesinin 09.02.2017 tarih ve 2016/354 Esas 2017/34 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
2-Davanın reddine,
3-Davacı-karşı davada davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı-karşı davada davacının davasının nitelik itibariyle feragat mümkün bulunmadığı anlaşılmakla atiye terk etme beyanının davanın geri alınması olarak değerlendirilmekle karşı davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı-karşı davada Kurum vekilince; davacı-karşı davada davalının iptal edilen hizmetlerinin ait olduğu 01/04/2009 - 31/07/2009, 12/02/2010 - 24/05/2010 ve 28/09/2010 - 31/12/2010 tarihleri arasında yapılan sağlık giderlerinin yersiz olduğu ve davalı-karşı davada davacı tarafça ödenmesi gerektiği bildirilerek temyiz yoluna başvurulmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki incelemeye konu dosyada ...’in hizmet döküm cetveline göre 2008/1-11 ve 2009/2-3. dönemlerinde geçerli görülen hizmet bildirimlerin yapıldığı anlaşılmakla mahkemece iptal edilen hizmetlerinin fiili olup olmadığı yönünde yeterli araştırmanın yapılmaması ile 5510 sayılı Yasa’nın “Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Şartları” başlıklı 67. maddesi kapsamında değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
5510 sayılı kanunun sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını düzenleyen 67. maddesine göre; 18 yaşını doldurmamış olan kişiler, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, trafik kazası halleri, acil haller, iş kazası ile meslek hastalığı halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince sağlanan sağlık hizmetleri, 75 inci maddede sayılan afet ve savaş ile grev ve lokavt hali hariç olmak üzere sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmek için;
a) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) ve (f) bentleri hariç diğer bentleri gereği genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması,
b) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi ile (g) bendine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentte sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirilerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,
c) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentlerine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentlerde sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,
d) 60 ıncı maddenin yedinci fıkrasına göre genel sağlık sigortalısı sayılanlar, (c) bendinde sayılan şartlarla birlikte, bir öğretim dönemine ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin tamamını öğrenim gördükleri üniversitenin öğrenim dönemi başından itibaren bir ay içinde ödemeleri, şarttır.
Ancak, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamından çıkanların genel sağlık sigortalısı olduğu tarihten itibaren otuz gün içinde sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki prim ödeme gün sayısı aranmaz. Ayrıca 60 ıncı madde kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların;
a) Herhangi bir sebeple silâh altına alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi,
b) Hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta geçen süre,
c) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarından geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalının iş göremediği süre,
d) Sigortalının greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,
sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınmaz.
Ayrıca genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller hariç olmak üzere (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra); biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur.
60'ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dâhil sağlık hizmetlerinden yararlandırılırlar. Ayrıca, lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocuklar, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam ederler. 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam eder.
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalı, çalışmanın geçtiği iddia edilen iş yerine dair düzenlenmiş Kurum müfettiş raporu ve dayanak belgeler varsa dosya içerisine getirtilmeli, yine çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerinden bildirimi bulunup iptal edilmeyen bordrolu tanıkların yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, ilgili işyerinin hangi tarihten itibaren faal olduğu ile çalışma ruhsatı alıp almadığı araştırılmalı, işyeri işvereninin vergi kayıtları irdelenerek çalışan sayısı tespit edilmeye çalışılmalı, komşu işyeri bodro tanıkları ve işverenleri tespit edilerek beyanlarına başvurulmak suretiyle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
1-Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığı altında, müfettiş raporuna dayalı olarak sahte bildirim olduğundan bahisle geçersiz sayılan bildirimli çalışmaların gerçek olup olmadığı, fiili ve eylemli bulunup bulunmadığı anılan ilkeler kapsamında re'sen araştırılarak irdelenmeli, çalışmaların gerçek olduğu sonucuna ulaşılırsa şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan 5510 sayılı Kanunun geçici 45. maddesi gözetilerek yazılı şekilde karar tesisi hatalıdır.
2-Diğer yönden yapılacak araştırma ve inceleme sonucu iptale konu çalışmaların sahte olduğu, fiili olmadığı sonucuna ulaşılırsa konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2019 günlü ve 2015/10-2743 Esas, 2019/275 Karar sayılı ilam içeriği gözetilerek dava konusu tedavi giderlerinin (sağlık harcaması) Kurumca rücu edilmesi mümkün olduğu dikkate alınarak, 5510 sayılı Yasa’nın “Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Şartları” başlıklı 67. maddesinin özellikle 4. fıkrası kapsamında değerlendirme yapılmak suretiyle sağlık sigortasından yararlanabileceği dönemler belirlenmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı - karşı davada davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2017/3832 E. , 2019/8887 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat