10. Hukuk Dairesi 2017/5961 E. , 2019/8273 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2017/5961 E. , 2019/8273 K.


'İçtihat Metni'

Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının,... Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ'nin 03.08.1988 tarihinden itibaren ortağı olduğunu, Bağ-Kur sigortalılığının 10.09.1992 tarihinden itibaren başlatıldığını, prim borcunu süresi içerisinde ödemiş olmasına rağmen şirketin kurucu ortağı veya yönetim kurulu üyesi olmadığı gerekçesiyle zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının iptal edildiğini belirterek 10.09.1992 - 01.06.1997 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini, aksi halde ise bu dönemin isteğe bağlı sigortalılık olarak kabul edilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili, 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 18. madde hükmü ile sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanlara 20.04.1982 - 04.10.2000 tarihleri arasında vergi kayıtlarına dayalı çalışma sürelerini belli koşullarda borçlanma imkanı tanınmış olduğunu, yasanın öngördüğü 6 aylık hak düşürücü sürenin dolduğunu, 1479 sayılı Kanunun 25. maddesi, geçici 18. maddesi, 5510 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi ve ilgili mevzuat hükümlerine göre davanın reddini istemiştir.

III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkeme, 'Davanın reddine' karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda, anonim şirket kurucu ortağı olmadığı ve yukarıda belirtilen diğer şartları taşımadığı anlaşılan davacının, davaya konu dönemde 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesi mümkün değil ise de; bu dönen prim borçlarını 4247 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanmak suretiyle ödemesi; kendi hatalı işlemi nedeni ile yıllarca davacıyı sigortalı sayan davalı Kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı hatanın farkına vararak uzun bir süre sonra sigortalılığı iptal etmesinin iyi niyetten de uzak olduğunun kabulü ile sosyal güvenlik hukuku ilkeleri ve Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı dönemde davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ... 5. İş Mahkemesinin 10.02.2017 Tarih, 2016/61 Esas - 2017/18 Karar Karar sayılı kararının HMK'nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILARAK, DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMAK suretiyle; Davanın kabulü ile; davacının 10.09.1992 - 01.06.1997 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
30.6.1997 tarihli giriş bildirgesiyle Anonim Şirket ortaklığına dayalı olarak 10.9.1992 tarihi itibarıyla 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescili yapılan davacının, bilahare celbedilen ticaret sicil kayıtlarından, sigortaya esas ortaklık kaydında kurucu ortak veya yönetim kurulu üyeliğinin bulunmadığı, sadece ortağı olduğu anlaşılması üzerine sigortalılık kaydı tümüyle geçersiz sayılması üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler ve tüzel kişilerden limited şirketlerin ortakları zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiş, limited şirket ortakları yanında anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları da kapsama alınmıştır. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, bu düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir. Son olarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, zorunlu sigortalılık için gelir vergisi yükümlüsü olma şartı korunup, gelir vergisinden bağışık tutulanlar için ise esnaf ve sanatkâr siciline kayıt zorunluluğu aranmış, ayrıca, anonim şirketlerin kurucu ortakları kapsamdan çıkarılmıştır.
Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
Somut olayda; davacının sigortalılık talep ettiği dönemde ... Tekstil San A.Ş. kurucu ortağı ile yönetim kurulu üyesi olmadığı, yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında davacının 1479 sayılı Kanunun 24. 25. maddeleri kapsamında sigortalılığının başlangıçtan itibaren mümkün bulunmadığı dikkate alındığında davacının af kapsamında prim ödemesi nedeniyle Türk Medeni Kanunun 2. maddesinde yararlanma imkanı bulunmamakta olup davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön