10. Hukuk Dairesi 2017/5304 E. , 2019/7894 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
No : 2017/938-2017/953
Mahkemesi : Doğubayazıt 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2014/6-2017/78
Davacı, 2013 yılında yazılı talepte bulunduğu tarihte yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanacağına ilişkin davalı Kurum yazısı üzerine 14.5.2013 tarihinde işyerinden ayrıldığı, ancak Kurumun yanlışlık yaptığı ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamadığının ortaya çıkması üzerine son çalıştığı işyerine tekrar alınmadığı, bunlardan dolayı zarara uğradığı gerekçesiyle, mahrum kalınan aylıklarının yasal faizle birlikte davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulune kararın kaldırılmasına davanın reddine karar verilmiştir.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacının 25 yıl çalıştığını, yaş ve hizmet olarak emeklilik şartlarının oluştuğunu düşündüğünden Sosyal Güvenlik Kurumu Ağrı İl Müdürlüğüne yazılı başvuruda bulunarak emekliliğe hak kazanıp kazanmadığını sorduğunu, davalı kurumun davacıya yaşlılık aylığına hak kazandığını, sigortalı olarak çalıştığı iş yerinden ayrılarak müdürlüklerine yazılı müracaat halinde tarafına yaşlılık aylığı bağlanacağı şeklinde cevap verdiğini, verilen cevap üzerine davacının çalıştığı kuruma yazılı başvuruda bulunarak emekli olmak için ayrılmak istediğini bildirdiğini, işverenin davacının ayrılış talebi üzerine ilişiğini 14/05/2013 tarihi mesai bitimi itibari ile kestiğini, davacının SGK İl Müdürlüğüne yaşlılık aylığı için başvurduğunda davacının yaşlılık aylığına hak kazanmadığını, daha önce yapmış olduğu yaş tashihinden dolayı 10/03/2014 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanabileceğinin yazılı olarak bildirilerek yaşlılık aylığının bağlanmadığını, davacının çalıştığı kuruma işe geri dönmek için başvuruda bulunduğunu ancak herhangi bir cevap verilmediğini, davacının çalıştığı kurumdan ayrılmasına sebebiyet veren SGK İl Müdürlüğünün davacının 14/05/2013 tarihinden 10/03/2014 tarihine kadar 10 aylık ücretini almamasına neden olduğunu belirterek tazminat talebinde bulunmuştur.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacının çalıştığı kurumdan davacının emekli olup olmadığına ilişkin yazılı olarak bilgi istendiğini, 48 yaşını dolduğunda emekli olacağının bildirildiğini, ancak davalı kurumun şahsın emekli olacağına dair yazısının davacının, davalı kurum nezdinde tutulan gerek davacı tarafından verilmiş olan gerek çalışmış olduğu işyerlerince bildirilen bilgi ve belgeler ışığında verildiğini, davacı ...'nın 1986 yılında yaş tashihi yaptığını, bu durumu yaşlılık aylığı bağlanması sırasında ya da bundan önce herhangi bir şekilde davalı kuruma bildirmediğini, bu sebeple davalı kuruma atfedilecek bir kusur bulunmadığını, zamanaşımı ve hakdüşürücü sürelerin de dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkeme, kurumun eyleminin, sigortalı yönünden haksız fiil teşkil ettiğini, davacının işten ayrıldığı tarihten, yaşlılık aylığı hak ettiği tarihe kadar eski işinde çalışamamaktan kaynaklanan gerçek zararını kurumdan isteyebileceğini, davacının işyerinden ayrıldığı tarihten dava tarihine kadar ayrıldığı işyerinden alması gereken net maaşın bilirkişi raporunda 24.650,00 TL olarak hesaplandığını belirterek, bu bedel üzerinden %20 oranında hakkaniyet indirimi uygulayarak 19.720,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk defa 10.03.1984 tarihinde tescil edilmiş, yaş tashihi kararı ise 26.10.1984 tarihinde verilmiştir. Bu durumda yukarıda belirlenen esaslar nazara alındığında, ilk tescil tarihinden sonra yapılan bu yaş tashihinin, sigorta işlemlerinde dikkate alınamayacağı tabiidir. Hal böyle olunca, kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından ve davacının işe giriş tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin sigorta işlemlerinde dikkate alınmayacağını bilmesi gerektiğinden, ayrıca davacının bu süre içerisinde başka bir işte çalışma imkanı da bulunduğundan isteminin reddine karar verilmesi gerekir. Davacının Kurumu yanıltması sonucu, yaşlılık aylığı bağlanacağı inancı ile kıdem tazminatı alarak işyerinden ayrıldığı, bu nedenle zarara uğradığı gerekçesiyle hatalı değerlendirme sonucu istemin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, isteminin tazminat olduğunu, hukuki değerlendirmenin hatalı yapıldığını, kararın Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağını olusturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 120/2. maddesi, (Bağ-Kur Yasası'nın 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Anılan yasanın 120/2. maddesi (66. maddesi) gereği hiç bir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. 1479 Sayılı Bağ-Kur Yasası'nın 66.maddesi Sosyal Sigortalar Yasası'nın 120/2. maddesi ve 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası'nda da anılan maddeye paralel hükümler getirilmiştir. Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2010 günlü ve 2010/21-194 Esas, 2010/219 Karar sayılı kararında da varılmıştır.
Dava dosyasındaki belgeler incelendiğinde; davacının ilk başlangıcının 10.3.1984 tarihi olduğu, Diyadin A/H/H 26.10.1984 günlü kararı ile davacının doğum tarihinin 10.3.1966 iken 10.3.1965 tarihi olarak yaş tahsihi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının, ilk işe giriş tarihinden sonra yapılan değişikliğin mahkeme kararı sonucunda gerçekleştiği de dikkate alınarak, davacının, yaşlılık aylığı talebinde esas alınması gereken doğum tarihinin 506 Sayılı yasanın 120. Maddesi hükmü karşısında 10.3.1966 olduğu açıktır.
Diğer taraftan, davalı Kurumun, davacının, 14.5.2013 tarihindeki talebine işten ayrılıp müracatta bulunması halinde emekli olabileceğinin bildirdiği ve davacının da 14.5.2013’den itibaren işten ayrıldığı ve yaşlılık aylığı talebine Kurumca bu kez yaşındaki düzeltme nedeniyle talebinin reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, davalı Kurumun davacının ilk talebine olumlu yanıtı sonrasında, davacının işten ayrılmasına sebep olduğu ve bu nedenle davacının zarara uğradığı belirgindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1999/10-995 Esas, 1999/1011 Karar sayılı kararında benimsendiği üzere; davalı Kurumun davacıya yaşlılık aylığı bağlanabileceğini bildirmesi üzerine, bu bildirime güvenerek davacı işinden ayrıldığı için ve Kurum bilahare hesabı yanlış yaptığını ve aylık bağlanamayacağını bildirmesi nedeniyle, davacının işinden ayrılıp işsiz kalmasından dolayı Kurumdan gerçek zararını istemesi mümkündür. Zira, Kurumun eylemi, sigortalı yönünden haksız fiil teşkil eder. Zararın hesaplama biçimine gelince; davacı işten ayrıldığı tarihten, yaşlılık aylığı hak ettiği tarihe kadar eski işinde çalışamamaktan kaynaklanan gerçek zararını Kurumdan isteyebilir. Kuşkusuz, gerçek zarar hesabı yapılırken, net kazanç dikkate alınmalıdır. Ancak, davacının tazminat istediği tarihler arasında çalışması varsa, aldığı ücret miktarı tazminattan indirilmelidir. Ne var ki, bu işyerinden aldığı ücret ayrıldığı, işyerinden aldığı ücretten az ise, aradaki fark maddi tazminatın belirlenmesinde esas alınmalıdır. Ayrıca, davacının kasten kazanmaktan feragat ettiği miktar ile çalışmamaktan dolayı tasarruf ettiği kısım için, belirlenen zarar miktarından uygun bir oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerekir.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde, somut olayda; 13.5.2013 tarihinden yaşlılık aylığı hak ettiği tarihine kadar ayrıldığı işyerinden alması gereken net maaşın esas alınıp, çalışması ile elde ettiği gelir veya kasten elde edilmeyenlerin mahsubu yapılarak yada uygun bir oranda hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle tespit edilecek olan gerçek zarar miktarı esas alınarak; davalıdan tahsiline karar verilecek maddi tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmiş olması,usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve davanın reddine dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2017/5304 E. , 2019/7894 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat