10. Hukuk Dairesi 2019/5051 E. , 2019/7189 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2013/28-2013/18
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve temyiz nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
İnceleme konusu davada; davacı kurum 01.04.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle malul kalan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan ödemelerin ödenen peşin sermayeli gelirin tahsilini talep etmiş,davalılar ... Ambalaj San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı def'inde bulunduğu ve mahkemece verilen kararda bir kısım alacağın zamanaşımına uğradığı yönünden de temyiz talebinde bulunmuştur.
1) 818 sayılı Yasa'nın 332/1'inci maddesinde belirtilen işçi - işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çerçevede maddenin 2'nci fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu 506 sayılı Yasa'nın 26/1'inci maddeyle yapılan ilişkilendirme ile bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 125'inci maddesine göre on yıl olduğu belirtilmelidir.
506 sayılı Yasa'nın 26’ncı maddesinde üçüncü kişiler aleyhine açılan rücu davalarının tabi olduğu zamanaşımı süresine ilişkin açık hüküm bulunmamaktadır. Üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu değildir. Ancak anılan maddenin ikinci fıkrasında 818 sayılı Yasa'ya yollamada bulunulmuştur. Hal böyle olunca; üçüncü kişiler aleyhine açılan davaların, 818 sayılı Yasa'nın 60’ıncı maddesinde gösterilen bir ve on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
2) Öte yandan işveren vekili, 506 sayılı Yasa'nın 4'üncü maddesinde, “İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimseler, 'İşveren vekili' dir.” şeklinde tanımlanmış, anılan maddenin devamındaki, “Bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur.” hükmü ile işveren vekilinin sorumluluğunun kapsamı belirlenmiştir. Bu kapsamda işveren vekilinin de, zamanaşımı yönünden aynen işveren gibi sorumlu olacağı gözetilmelidir.
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta olup, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen ancak yasal süre içerisinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirilmesi gerekir ve başlangıcı da; “zarar ve faile ıttıla” tarihidir. Bilindiği üzere zarar ve faile ıttılanın birlikte gerçekleşmesi gerekir ve sadece birinin gerçekleşmesi zamanaşımı süresinin başlaması için yeterli değildir. Zarara ve faile ıttıla, Kurumun yetkili organının ıttılaı olduğundan, zararın ıttıla tarihi sigortalı ya da hak sahibine bağlanan gelirler yönünden tahsis onay tarihi, masraf ve ödemeler yönünden sarf ve ödeme tarihidir. Faile ıttılanın ise özel bir duyarlılıkla araştırılıp incelenmesi gerekmektedir. Uygulamada, devam eden ceza davasında verilen mahkûmiyet kararının kesinleştiği tarih, Kurum sigorta müfettişi veya Çalışma Bakanlığı iş müfettişi raporunun Kurumun yetkili makamlarına intikal tarihi ya da ilk rücu davasının açıldığı tarih, faile ıttıla tarihi olarak kabul edilmektedir.
Somut davada; davalı ... Ambalaj San. Tic. A.Ş. vekilinin Geçici İşgöremeszlik ödenekleri yönünden 2007/481 Esas sayılı ilk rucu davasının açıldığı 12.06.2007 tarihide dikkate alınarak, buna göre zamanaşımı def'i değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmaladır.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları dikkate almaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davacı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 08.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2019/5051 E. , 2019/7189 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat