10. Hukuk Dairesi 2017/5950 E. , 2019/6421 K.
'İçtihat Metni'
Bölge Adliye
Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince, tüm taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu.
I-İSTEM
Davacı Kurum, 24.05.2005 tarihinde maruz kaldığı iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı ...'e bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Kanunun 26/1'inci maddesi uyarınca davalı işverenden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığı, maluliyet oranına itirazlarının bulunduğu, Kurum müfettiş raporunu kabul etmedikleri ve kusurlarının bulunmadığı savunmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kısmen kabulüne, meydana gelen iş kazası sonucunda bağlanan gelirler nedeniyle 50.427,64 TL'nin bağlanan gelirlerin tahsis ve onay tarihinden, ödenen geçici iş göremezlik ödeneği nedeniyle 352,89 TL'nin yapılan tedavi giderleri nedeniyle 127,91 TL'nin sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine, fazlaya ilişkin talebin zaman aşımı nedeniyle reddine, karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 14.09.2017 gün ve 2017/1902 E. - 2017/1719 K. sayılı ilamı ile; tüm tarafların istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinin 1'inci alt bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine; karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili ve davalı vekili tarafından kararın yerinde olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Kanunun 26. maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Dava; 24.05.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %39,2 oranında malul kalan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik giderlerinin rücuan tahsiline ilişkin olup, konuya ilişkin Kurumun iş müfettiş raporunda sigortalının %20 oranında, işverenin %80 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, eldeki davada hükme esas alınan kusur raporunda ise, işverenin %50, kazalı sigortalının %50 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında mahkemece, iş müfettiş raporu ile eldeki dava dosyasında alınan kusur raporu arasında çelişki oluştuğu gözetilerek, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının oluş şekli ve maddi olgu tereddütsüz belirlenmeli, kusur oran ve aidiyetleri; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan kusur raporu aldırılmak suretiyle maddi oluşa ve Kanuna uygun olarak belirlenmeli ve çelişki giderildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur.
2) Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
Borçlar Kanunu'nun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanunu'nun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve her halükarda haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir.
Kurum, ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarında, Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirlerin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Somut davada; dava Kurumun dava dilekçesinde iş kazası sebebiyle meydana gelen kurum zararından %10’luk tutarı talep ettiği, davalı işverenin cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, davacı Kurumun 23.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, talebini %50 kusur karşılığı olarak ıslah ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece peşin sermaye değerli gelir ve tedavi gideri yönünden, ıslahen talep edilen tutara göre, davacı Kurumun %50 oranında alacağına hükmedildiği, geçici iş göremezlik ödeneği yönünden ise, sigortalıya ödenen üç kalem geçici işgöremezlik ödeneğinden, 24.05.2005-12.09.2005 tarihleri arası için 3.832,14 TL’nin 13.09.2005 tarihinde, 14.09.2005-12.11.2005 tarihleri arası için 2.570,40 TL’nin 14.11.2005 tarihinde ödendiği, dava tarihi itibarı ile bu dönemlerde ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin zamanaşımana uğradığı, yine aynı iş kazası sebebiyle, sigortalıya 04.07.2006-16.07.2006 arası için 01.08.2006 tarihinde ödenen 705,77 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin, ödeme tarihinden itibaren dava tarihine kadar 10 yılılk zamanaşımı süresinin geçmediği belirtilerek %50’lik kısmına, hükmedildiği görülmektedir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca, davacı kurumun 23.01.2017 tarihli ıslah talebine göre, istemini %40 kusur farkı olarak artırdığı dikkate alınarak, %40 kusur farkı yönünden ıslaha konu edilen geçici iş göremezlik ödeneği yönünden zamanaşımı irdelenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2017/5950 E. , 2019/6421 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat