10. Hukuk Dairesi 2017/2656 E. , 2019/6262 K.
'İçtihat Metni'
Bölge Adliye
Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesi hükmünün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacı kurumun sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelir ve...’den kaynaklanan 56.830,23 TL rücu alacağının tahsis onay tarihi olan 31/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kurumun sigortalı için ödediği geçici iş göremezlik ödemelerinden kaynaklanan 6.192,61 TL rücu alacağının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kurumun sigortalı için yaptığı tedavi masraflarından kaynaklanan 2.212,55 TL rücu alacağının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, 17/02/2006 gününde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelirlerin rücuan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili; Kazanın kazalının kusurundan kaynaklandığını veya tamamen aksi tesadüflerin ürünü olup kaçınılmazlık sonucu meydana geldiğini, iş müfettişi tarafından hazırlanan raporu kabul etmediklerini, kusur tespitinin ... veya ... maden/makine mühendislerinden ve A sınıfı iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi heyeti tarafından belirlenmesi gerektiğini öne esürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, alınan kusur raporu çerçevesinde davalı işveren şirketin %70, sigortalının %30 kusuru üzerinden, istemin talep edilen kısım üzerinden kabulüne karar vermiştir.
B-BAM KARARI
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 05/04/2017 gün ve 2016/205 sayılı ilamı ile; davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk derece mahkemesi hükmünün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü ile davacı kurumun sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelir ve...’den kaynaklanan 56.830,23 TL rücu alacağının tahsis onay tarihi olan 31/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kurumun sigortalı için ödediği geçici iş göremezlik ödemelerinden kaynaklanan 6.192,61 TL rücu alacağının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kurumun sigortalı için yaptığı tedavi masraflarından kaynaklanan 2.212,55 TL rücu alacağının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Tüm taraf vekilleri, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava; 17/02/2006 tarihli iş kazası sonucu malül kalan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin, Geçici İş Göremezlik Ödemesenin ve Tedavi gideri masrafının tahsili istemine ilişkin olup, 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasa'nın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücû alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “İş kazası veya meslek hastalığı, 3'üncü birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3'üncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” hükmü getirilmiştir.
506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı sorumluluğun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması ya da anahtar teslim iş olduğu ibaresinin konulmuş olması; bu sözleşmenin tarafı olmayan Kurumu bağlamaz.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, madde anlamında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), asıl işveren olmayacağından, alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik, işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devridir. Diğer iş yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen iş dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım iş yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır.
Alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, ...Müessese Müdürlüğünün asıl işveren sıfatı olup olmadığı belirlenip, asıl işverenlik sıfatının varlığı halinde kusuru irdelenmeli ancak taleple bağlı kalınarak teselsül talebi bulunmadığından hüküm davalı şirket hakkında kurulmalıdır. Bu nedenle, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesi hükmünün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.3 maddesi gereğince kaldırılmasına dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2017/2656 E. , 2019/6262 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 38 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat