10. Hukuk Dairesi 2016/16678 E. , 2019/2319 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 22.10.2009 tarihli iş kazasında %22 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelirin tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi, İşçi sağlığı ve iş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
Eldeki davada, davalı işyerinde kaynak ustası olarak çalışan sigortalının 22.10.2009 tarihinde iki metal parçayı birbirine kaynak yaparken seken kıvılcımlardan birinin kullanmakta olduğu yüz siperliğinin üzerinden sağ gözüne sıçraması ile bu gözünde görme yeteneğinin azalmasına yol açmasına neden olması şeklinde oluşan iş kazası ile ilgili Mahkemece alınan kusur raporunda davalı işverenin %70, kazalı sigortalının ise %30 oranında kusurlu kabul edildikleri, meydana gelen kaza nedeniyle Kurum müfettişince düzenlenen 29.01.2012 tarihli soruşturma raporunda ise, davalı işverenin %50kusurlu olduğu,olayın meydana gelişinde 550 oranında da kaçınılmazlık unsurunun etkili olduğunun rapor edildiği anlaşılmıştır.
Somut açıklamalar ışığında; Mahkemece, davalı şirketin ortağı ... hakkında kaza nedeniyle Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca gerçekleştirilen ve sonucunda takipsizlik kararı verildiği anlaşılan soruşturma dosyası celbedilerek,müfettiş raporu ile mahkemece hükme esas alınan kusur raporu arasında, meydana gelen olay ile ilgili farklı oran ve aidiyetler belirlenmek suretiyle oluşan çelişkinin giderilmesi için, iş kazasının gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden,sigortalının uzun süredir kaynak işi yaptığı hususu dikkate alınarak ayrıca kazanın oluşumunda,sigortalıya çalışması sırasında verilen siperliğin uygun kullanılmamasından mı yoksa siperliğin yapılan işe uygun ve elverişli olmamasının etkili olduğu hususu irdelenmek suretiyle maddi olgunun belirlenerek tarafların kusur oranı ve aidiyeti konusunda raporlar arasındaki çelişkinin giderildiği rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken çelişkili kusur raporuna dayanılarak hüküm kurulması bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2016/16678 E. , 2019/2319 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat