10. Hukuk Dairesi 2018/6694 E. , 2020/886 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2018/6694 E. , 2020/886 K.


'İçtihat Metni'

Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Dava, itirazın iptali, takiben devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Kurum sigortalısı davalının 1170153 numaralı işyerinde görünen hizmetlerinin fiili çalışma olmadığı gerekçesi ile iptal edildiğini, bu nedenle 01.04.2010-30.09.2011 tarihleri arasında yersiz karne kullanımı sonucu oluşan tedavi bedellerinin tahsili için Ankara 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/2548 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek, takibe yapılan itirazının iptaline, % 20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde özetle, 01.04.2010-30.09.2011 tarihleri arasında Gebze'de Yaşar Tezel yanında SSK’lı olarak çalıştığını, Kocaeli Bölgesinde çalıştığını, Ankara bölgesinde çalışmasının olmadığını, eşinin hamileliği nedeniyle dünyaya gelen çocuğunun hastanede kalması nedeniyle Kocaeli Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gördüğünü,... tarafından haberi olmadan arkadaşının adresinde SSK’lı gösterilmiş olabileceğini, ayrıca parasını da banka aracılığı ile yatırdığını, sigorta primlerinin de yatırıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, '...Kurumun hizmet iptaline ilişkin işlemi yerinde ise de, yersiz sağlık gideri borcu çıkarılan 11.08.2011-28.09.2011 tarihleri arasında davalının 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamındaki geçerli sigortalılığı bulunduğundan bu süreye ilişkin olarak borç işlemi yapılamayacağı, kalan süreye ilişkin borç yönünden ise, 19.01.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Yasanın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 45. maddede, “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/1/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” hükmüne yer verildiği, anılan hükmün gerekçesinde ise, 5510 sayılı Kanuna göre, vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasına ilişkin işlemlerin 2012 yılı Ocak ayı itibarıyla tamamlanması nedeni ile bu tarihe kadar yaşanan geçiş sürecinde, tabi olduğu genel sağlık sigortası statüsünün aradığı şartlarla sağlık yardımı alması gerekirken, kanunun diğer statülerine göre ya da bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde hak etmediği halde sağlık yardımı yapılanlara ilişkin sağlık giderlerinin ilgililerden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesinin amaçlandığının belirtildiği, 5510 sayılı Yasa'nın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartlarının gösterildiği, davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan Yasa'nın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunun kurum tarafından her zaman tahsilinin mümkün olduğu, böylece 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderlerinin anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği... ' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı Kurum vekili istinaf dilekçesinde, dayanılan bilrkişi raporunda Kurum işleminin doğru olduğu olduğu sonucuna varılmasına rağmen, davalı tarafça yapılan itirazın yerinde olduğu yönündeki çelişkili tespite dayanarak hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığını ileri sürmektedir
B-BAM KARARI
Davacı Kurum vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı kurum vekili temyizinde, bilirkişi raporunda kurum tarafından yapılan hizmetlerin resen iptaline yönelik işlemin yerinde olduğunu tespit edilmişken davalı tarafça yapılan itirazın yerinde olduğu yönündeki çelişkili tespite dayanarak hüküm kurulduğunu, dosya kapsamındaki kurum kayıtları dikkate alınmaksızın karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalı, yine çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerinden bildirimi bulunup iptal edilmeyen bordrolu tanıkların yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, ilgili işyerinin hangi tarihten itibaren faal olduğu ile çalışma ruhsatı alıp almadığı araştırılmalı, işyeri işvereninin vergi kayıtları irdelenerek çalışan sayısı tespit edilmeye çalışılmalı, komşu işyeri bodro tanıkları ve işverenleri tespit edilerek beyanlarına başvurulmak suretiyle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
a-Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığı altında, davalı ... yönünden müfettiş raporuna dayalı olarak sahte bildirim olduğundan bahisle geçersiz sayılan bildirimli çalışmaların gerçek olup olmadığı, fiili ve eylemli bulunup bulunmadığı anılan ilkeler kapsamında re'sen araştırılarak irdelenmeli, çalışmaların gerçek olduğu sonucuna ulaşılırsa şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan 5510 sayılı Kanunun geçici 45. maddesi gözetilerek yazılı şekilde karar tesisi hatalıdır.
b-Diğer yönden yapılacak araştırma ve inceleme sonucu iptale konu çalışmaların sahte olduğu, fiili olmadığı sonucuna ulaşılırsa, teselsül sorumluluğu bulunmadığı, kendi sorumluluğu kapsamında sınırlı şekilde iade ile yükümlü olduğu hususu nazara alınarak; konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2019 günlü ve 2015/10-2743 Esas, 2019/275 Karar sayılı ilam içeriği de gözetilerek dava konusu tedavi giderlerinin (sağlık harcaması) Kurumca rücu edilmesi mümkün olduğu dikkate alınarak varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.02.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön