10. Hukuk Dairesi 2020/6127 E. , 2020/7824 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sigortalının maddi zararlarının giderilmesine ilişkindir
Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda ilamında belirtilen gerekçelerle, açılan davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık, sigortalının, işletme hakkı ... Genel Müdürlüğüne ait olup, işletilmesi 17/01/2005 tarihli rödövans sözleşmesi ile 10 yıl süreyle davalı ... İnş. Orman Ür. Emlak Alım Satım Nak. Taah. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne bırakılan maden sahası içerisinde alt işveren diğer davalı ... Mad. Köm. Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin işçisi olarak çalışmakta iken çalıştığı maden ocağında meydana gelen iş kazası sürekli iş göremezliğe uğramasına neden olan olayda davalı ... Müdürlüğünün kusuru olmasa bile tazminattan sorumlu olup olmayacakları noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesince verilen 05/03/2019 tarih ve 2018/3103 E- 2019/1628 K sayılı araştırmaya yönelik bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının davalı ... İnş. Orman Ür. Emlak Alım Satım Nak. Taah. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve ... Madencilik Kömür Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'lerine karşı açmış olduğu maddi tazminat istemli davaların kabulüne, davalı ... Müdürlüğüne yönelik davanın ise husumetten reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
506 sayılı Kanunun 87.maddesinde, 'aracı', 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde ise, 'asıl işveren-alt işveren' ilişkisinin tanımına yer verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 'aracı' olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan vb. adlarla anılmaktadır.
Bunlardan; asıl işverenin yanında 'taşeron' olarak adlandırılan başka işverenlerinde, işyerinden iş almaları ve kendi sigortalılarını çalıştırmaları ile, uygulama kazanmış olan 'asıl işveren-alt işveren' ilişkisini Sosyal Sigortalar Kanunu açısından ele alan 506 sayılı Kanunun 87.maddesi hükmü, tıpkı mülga 1475 sayılı İş Kanununun l/son. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddelerinde olduğu gibi, aracının yanında asıl işvereni de sorumlu tutan bir içerik taşımaktadır.
506 sayılı Kanunun 'üçüncü kişinin aracılığı' başlıklı 87. maddesi, 'Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir.' hükmünü içermektedir. Aracının asıl işverenden bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırması, aracı kavramının belirleyici özelliğini oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere madenler, Anayasanın 168. maddesi ve 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 4. maddesi gereği devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, arama ve işletme hakkının gerçek ve tüzel kişilere devri ancak kanunun öngördüğü şartlarda mümkündür.
Madenler üzerindeki hakların bölünmezliğini, devir ve intikalini düzenleyen anılan Yasa'nın 5. maddesinde, madenler üzerindeki hakların hiç birisinin hisselere bölünemeyeceği ve her bir hakkın bir bütün halinde muameleye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde, ruhsat sahibi tarafından maden sahası üzerinde, ruhsatın verdiği yetkilerin tamamının yada bir bölümünün sözleşme ile 3. kişilere devri mümkün değildir. Ancak, uygulamada, ruhsat sahipleri özel hukuk alanına giren kimi sözleşmelerle ve belirli bir bedel karşılığında maden çıkarma ve satış haklarını özel kişilere bırakmaktadırlar. Rödovans olarak adlandırılan bu yöntemle ruhsat sahipleri, taşeron olarak üretim yapan üçüncü kişilere süreli sözleşmeler ile maden çıkarma ve satış haklarını kiralamaktadırlar.
Günümüz literatüründe rödovans, “maden ruhsat alanlarının, hukuki hak ve sorumlulukları kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye, bir süre tahsis edilmesi durumunda, maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin, esas ruhsat sahibine, ürettiği her bir ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ” olarak tanımlanmaktadır.
Rödovans sözleşmesine Maden Kanunu'nda özel bir düzenleme olmadığı için Borçlar Kanunu'nun 270 ve devamı maddelerinde düzenlenen 'hasılat kirasına' ait hükümler uygulanır (Tandoğan 1985). Türk Borçlar Hukuku'nda sözleşmelerde şekil serbestisi geçerlidir. Yasada özel olarak bir şekle bağlanmayan sözleşmeleri taraflar istedikleri şekilde yapabilirler (Eren 1998). Rödovans sözleşmesi maden ruhsatının devri anlamına gelmediğinden, devir sözleşmesinin Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nde yetkili memur huzurunda yapılması zorunluluğu yoktur.
1990 yılında Maden Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 32. maddesinin son fıkrası değiştirilerek, üçüncü kişi ve kuruluşların ruhsat sahipleri ile yapmış oldukları rödovans, kira, taşeron vb. sözleşmelere dayanılarak ruhsat sahasında faaliyette bulunabilmesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmıştır. Ruhsat sahiplerinin, sözleşmeleri bir ay içinde Maden Dairesi’ne bildirerek uygun görüş alması şartı getirilmiştir. Ancak 03.02.2005 tarihinde yayımlanan Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin geçici 2. maddesindeki “Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden sonra, ruhsat sahiplerinin Kanun kapsamındaki faaliyetleri ile ilişkili olarak üçüncü kişi ya da kuruluşlarla yaptığı sözleşmelerin Genel Müdürlüğe bildirilmesine ve görüş alınmasına gerek yoktur. Ancak ruhsat sahasındaki tüm faaliyetlerden Genel Müdürlüğe karşı ruhsat sahibi sorumludur.” hükmü gereği bildirim yükümlülüğü kaldırılmıştır. Anılan yönetmelik, 06.11.2010 tarihinde yayımlanan Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliğinin 168. maddesi ile yürürlükten kaldırılarak, Rödovans sözleşmeleri ile ilgili olarak geçici 1. maddesinde aynı düzenlemeye yer verilmiştir. Rödovansçının sorumluluğu konusunda 24.06.2010 tarih 27621 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5995 sayılı Kanunun 17. maddesi ile Maden Kanununa eklenen Ek 7. maddesi ile yeni düzenleme yapılmıştır. Anılan madde de; maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklarının rödovansçıya ait olacağı, ancak bu durumun ruhsat sahibinin Maden Kanunu'ndan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir.
Asıl işveren - taşeron ilişkisinin varlığı için, öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir. İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Somut olayda, her ne kadar bozma gereği yerine getirilmemiş sadece bozma gereği için ... Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılması ile yetinilmiş ise de; rödövans sözleşmesinin incelenmesinden, Maden Kanunu ve ilgili yönetmeliğin öngördüğü ve öngöreceği ... tarafından yerine getirilmesi hükme bağlanan 'işletme projesi' tanzimi, işletme faaliyet raporları, imalat haritaları, bilanço tanzimi ile yıllık üretim programı, istihsal ve sevk defterleri, aylık ve yıllık maden anketi tanzimi ve benzeri hususları işletmecinin bütün masrafları kendisine ait olmak üzere ... adına yerine getireceği ve anılan belgeleri ilgili mercilere sunulmak üzere süresi içinde ...'ya vereceği, ruhsat sahibi ... Genel Müdürlüğüne, rödövansçı şirket tarafından yapılacak işletme projesinin ...'ya sunulacağı, projenin yeterli bulunmaması halinde istenen şartlara uygun olarak projenin verilen sürede düzeltilmemesi halinde ...'nın sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceği, işletme projesinin ...'nın isteği üzerine revize edilebileceği, üretilen kömür ve mevcut kömür artıklarının ...’nın göstereceği kantarda tartılacağı ve sevk fişi düzenleneceği, sahadaki çalışmaların ... veya yetkili kılınacak Müessese Müd. tarafından işletme projesine uygun yapılıp yapılmadığının kontrol edileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu tespitler karşısında davalı ... ile davalı ... Madencilik İnş. Orman Ür. Emlak Alım Satım Nak. Taah. Paz. San ve Tic Ltd. Şti arasındaki ilişkinin davacı sigortalı işçi yönünden 4857 sayılı yasa’nın 2. maddesi kapsamında asıl işveren -alt işveren ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. (Kapatılan 21.HD’nin 03/02/2020 tarih ve 2020/2 E- 2020/436 K sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, ... Genel Müdürlüğünün ruhsat sahibi olduğu maden sahasını işleten ... Madencilik İnş. Orman Ür. Emlak Alım Satım Nak. Taah. Paz. San ve Tic Ltd. Şti.’nin, alt işvereni ... Mad. Köm. Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. işçisi olan sigortalı davacının 05/12/2012 tarihinde kömür ocağında geçirdiği iş kazası neticesinde %13 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olay nedeniyle lehine hükmedilen maddi tazminat alacağından, asıl işveren sıfatıyla ... Genel Müdürlüğünü’de (iş bu davalı yönünden talep edilen miktarla sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen sorumlu tutmaktan ibarettir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli vehüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29/12/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2020/6127 E. , 2020/7824 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 71 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat