10. Hukuk Dairesi 2020/1360 E. , 2020/6207 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2020/1360 E. , 2020/6207 K.


'İçtihat Metni'


Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalılardan ... 3-.... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaması nedeniyle hükmü temyiz eden her davalı adına ayrı ayrı nispi temyiz harcı yatırılması gerekirken davalılar ... ve ... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından tek temyiz harcı yatırıldığı anlaşılmaktadır.
1-Kararı temyiz eden davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından, her bir davalı adına ayrı ayrı başvurma ve nispi temyiz harcının yatırılması gerekirken, kararı temyiz eden davalılardan davalılar ... ve ... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına vekilleri tarafından, tek temyiz başvuru harcı ve bir nispi temyiz harcı yatırılması nedeniyle temyiz harcının eksik yatırıldığı anlaşılmaktadır.
“Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 434. maddesi (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 368. maddesi) ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması halinde, karar veren Hakim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.”
Davada ise, yukarıda sözü edilen yasa ve İçtihadı Birleştirme Kararı hükmüne aykırı olarak hükmü temyiz eden davalılardan ... ve ... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz dilekçesinin verildiği sırada ve yasal temyiz süresi içerisinde gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenmemiş bulunmaktadır. Böyle olunca da,
(a) Hukuk Muhakemeleri Kanununun anılan maddesinde öngörülen prosedür işletildikten,
(b) Davalılar ... ve ... Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına ayrı ayrı temyiz harcının yatırılmaması halinde yatırılan temyiz harcının hangi davalı adına yatırıldığı tespit edildikten sonra,
(c) Adına temyiz harcı yatırılmayan davalı yönünden temyiz dilekçesinin reddi yönüne gidilirse ilgili ek karar davalıların vekiline tebliğ edilerek, temyiz süresi geçtikten, temyiz edildiği takdirde temyizin süresinde yapıldığı sonucuna varıldığı takdirde doğrudan iade edilmek üzere,
2-7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.
Tebligat Kanununda değişiklik öngören maddelerin gerekçelerine göre, tebliğ işleminin iki veya üç tebligatla yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Tebligat Kanununda yapılan değişiklikten sonraki hükümlerde ve bu değişikliğe uygun olarak çıkarılan uygulama yönetmeliği hükümlerinde, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde ilk tebliğin 21/2'ye göre yapılacağına imkan tanınmamış, aksine bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi tebligatın 10/1 ve 21/1. maddelere göre yapılacağı, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, ikinci tebliğin 21/2'ye göre yapılabileceği belirtilmiştir.
Ayrıca Yönetmeliğin 16. maddesinde, Kanunun 21/2. maddesine göre çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağı belirtilerek, bu usulün hemen başvurulacak bir yol olmadığına, istisna olarak ve belirli şartların oluşması halinde başvurulacak bir tebligat şekli olduğuna da işaret etmektedir. İlk defa bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi, tebliğ evrakının Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması, Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesince muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
Yine, 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik 7201 sayılı Kanunun 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği vet adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Eldeki dosya incelendiğinde, davalı ...'e gönderilen gerekçeli kararın bilinen adresinde muhatabın ismen tanınmadığı, tebliğ imkansızlığı nedeniyle iade edildiği, temyiz dilekçesinin yine aynı adrese çıkarıldığı, bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması gerekirken mevzuat hükümlerine aykırı şekilde yapılan tebliğin usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, davalı ...'e çıkartılacak hüküm ile davalı kurum vekilinin temyiz dilekçesinin yukarıda belirtilen usule göre tebliğinin sağlanmasına, temyiz süresi geçtikten sonra, gerekirse 6100 sayılı HMK’nın 366 ve 346. maddelerindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 02/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön