10. Hukuk Dairesi 2020/6736 E. , 2020/5883 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2020/6736 E. , 2020/5883 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

K A R A R

A)Davacı İstemi;
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle, 'Müvekkilinin, 23.05.2012 tarihinde davalı işverenlikte günlük 80,00 TL yevmiye ile kalıpçı ustası olarak çalışmaya başladığını, 13.10.2012 tarihinde davalı işverenliğe ait işyerinde çalışmaktayken iş kazasına uğradığını, kaza neticesinde sol gözünde görme kaybı meydana geldiğini, davacının duvara beton çivisi çaktığı sırada beton çivisinin kırılıp gözüne saplanması sonucunda iş kazasına uğradığını, davacıya davalı işverenlik tarafından iş güvenliği eğitimi verilmediği gibi inşaatta kullanılmak üzere gerekli ekipmanlarında verilmediğini davacının sigorta primlerini asgari ücretten çalışıyor gibi göstermek suretiyle eksik yatırdığını, iş kazası nedeniyle davacı için fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000 TL maddi ve 60.000 TL'de manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Islah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 97.886,32 TL’ye ıslah etmiştir.
B)Davalı Cevapları;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava dilekçesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, zira davalı şirket tarafından işyerinde iddianın aksine tüm güvenlik tedbirlerinin alındığını, kazanın tamamen sigortalının bu tedbirlere uymamasından kaynaklandığını, anılan kaza nedeni ile SGK tarafından davalı şirket aleyhine... İş Mahkemesinin 2016/146 Esas numarası ile dava ikame kılındığını, bu dosyanın dosyamız ile birleştirilmesi gerektiğini, ...Sigorta A.Ş tarafından 05/10/2012-2013 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, anılan sigortanın ... ... Sigorta ile birleştiğini, davacının davalı şirkette bordroda gösterilen ücret ile çalıştığını, davacının davalı şirketin sözleşmeli taşeronu olan ... Mimarlığı elemanı olduğunu ve davalı şirketten ayrıldıktan sonra ... Mimarlığın yanında çalışmaya devam ettiğini ve halen de bu firmada çalıştığını, ödemelerin resmi olup banka kanalı ile yapıldığını, davacı vekilinin manevi tazminat
talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine, davanın sigorta şirketine ihbarına, İ...İş Mah. 2016/146 esas nolu dava ile birleştirilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı;
İlk derece mahkemesince,Davanın Kısmen Kabul, Kısmen Reddine; net 46.987,84 TL Maddi tazminat ile 10.000,00 TL Manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı;
İlk Derece Mahkemesinin davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1,b-2. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi’nin 15/03/2018 tarih, 2016/674 Esas, 2018/208 Karar sayılı kararının kaldırılmasına Maddi Tazminat davasının kabulü ile; 97.886,32 TL’nin olay tarihi olan 13/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Manevi Tazminat davasının kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL’nin olay tarihi olan 13/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri,
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, davacının sözleşmeli Zafer Erdoğan Mimarlığın elemanı olduğu ödemelerin resmi banka kanalıyla yapıldığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından bildirilen ücret esas alınarak maddi tazminatın hesaplanması gerektiğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
a) Manevi tazminat yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Davalı vekilinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminat alacaklarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırının karar tarihi itibariyle 58.800,00 TL olduğu, yerel mahkemece davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, yerel mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabul edilerek 15.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği dikkate alındığında, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı lehine hükmedilen manevi tazminat alacakları yönünden temyiz kabiliyeti olmayıp, davalı vekilinin temyiz itirazlarının H.M.K.'nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİNLİKTEN REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
b) Maddi Tazminat yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine;
2- Dava, sigortalının iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının davalı şirket nezdinde kalıpçı ustası olarak çalışırken kalıp çakma işinde kullandığı çivinin kırılması ve kopan parçanın da sol gözüne isabet etmesi sonucu %11 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, hükme esas alınan kusur raporuna göre davalının %80 davacının %20 kusurlu olduğu kabul edilmişken olayda kaçınılmazlığın olmadığının tespit edildiği, hükme esas alınan 25/01/2018 tarihli rapora göre emsal asgari ücretin 3,02 katı düzeyindeki sendika ücretine göre davacının tazminat alacağı 97.866,32 TL olarak hesap edilmişken; asgari ücretin 1,38 katı düzeyindeki Çevre ve Şehircilik Kalıp ustası ücretine göre davacının tazminat alacağının 46.987,84 TLolarak hesap edilmiş, ıslah dilekçesiyle 3,02 kat tutarındaki hesap seçeneğine itibarla talepte bulunulmuş, ilk derece mahkemesince 1,38 kat tutarındaki hesap seçeneğine göre karar verilmiş, davacı istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 3,02 kat tutarındaki hesap seçeneğine göre karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında hükme esas alınan ücret noktasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Öte yandan, gerçek ücretin ise; sigortalının imzasını taşıyan bordrolara yansıyan ücret olduğu, bu tarda belgenin bulunmaması halinde işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücretin sigortalının sendikalı olup olmadığı da dikkate alınarak sendikalardan, aksi durumda ise emsal ücret araştırması ile tespit edileceği, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş sigortanın imzasını taşımayan belgelerin ücret olarak kabul edilemeyeceği Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
Öte yandan somut olaya uygulanması açısından usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde de durulması gerekmektedir.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı).
Somut olayda, hakkaniyete uygun maddi tazminatın tespiti açısından, sigortalının yaşı, kıdemi, olay tarihinde yaptığı inşaat kalıpçı ustalığı mesleği dikkate alınarak öncelikle sigortalının sendikalı olup olmadığı araştırılmak, sendikalı olması halinde bağlı olduğu sendikaya ait ücretin dikkate alınması aksi halde ise olay tarihinde alabileceği ücretinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TÜİK ve ilgili meslek odalarından araştırılması gerekirken; davacının sendika üyesi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda sendikadan bildirilen asgari ücretin 3,02 katı düzeyindeki ücret üzerinden yapılan hesaba itibarla maddi tazminata hükmedilmesi, öte yandan davacının 25/01/2018 tarihli hesap raporuna göre maddi tazminat alacağını ıslah etmesine göre bilinen/ işlemiş devre sonu tarihinin rapor tarihi olan 25/01/2018 tarihi olarak esas alınması bu tarihten sonra ise iskontolama yöntemiyle bilinmeyen devre hesabına geçilmesi gerekirken anılan rapor seçeneğine itibarla karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, davacının yaptığı “inşaat kalıpçı ustalığı” işi dikkate alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TÜİK ve ilgili meslek odalarından; sendika üyesi işçi olması halinde ise bağlı bulunduğu sendikadan yapmış olduğu iş ile ilgili alabileceği ücreti araştırmak ve davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak doğrultusunda 25/01/2018 tarihli hesap raporunda işlemiş (bilinen) devre sonununu rapor tarihi olan 25/01/2018 tarihi olarak esas almak, bu tarihten sonra yürürlüğe giren asgari ücretteki farkları rapora yansıtmamak; suretiyle 1,38 kat düzeyindeki ücret yönünden davalı vekilinin istinafa başvurmaması nedeniyle davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu da dikkate alarak tespit edilecek maddi tazminat alacaklarına hükmetmekten ibarettir.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine
dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön