11. Hukuk Dairesi 2017/1702 E. , 2018/8018 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2017/1702 E. , 2018/8018 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/11/2016 tarih ve 2015/226E - 2016/842 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen15/02/2017 tarih ve 2017/33-2017/50 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Necati Matraş'ın davalı şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirketin 28/11/2008 tarihinde çağrısız olağanüstü genel kurul toplantısı yaptığını, toplantıya murisin katılmadığını, murise ait imzanın sahte olduğunu, zira murisin toplantı tarihinde hastanede yattığını ve ertesi gün vefat ettiğini, bu nedenle bu genel kurulda alınan sermaye artısına ilişkin kararın yok hükmünde olduğunu, ayrıca bu genel kurul kararı ile artırılan sermaye ile toplanan 27/07/2011 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermayenin artırılmasına ilişkin genel kurul kararının da yok hükmünde olduğunu ileri sürerek 28/11/2008 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yokluğunun tespitine, 27/07/2011 tarihinde yapılan 2010 yılı olağan genel kurul toplantısında sermayenin artırılmasına ilişkin kararın yokluğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 28/11/2008 tarihinde yapılan genel kurul tutanağında yer alan davacıların murisinin imzasının sahte olmadığını, zira bu tutanağın davacılar ve hükumet komiseri tarafından hastaneye götürülmek suretiyle imzalatıldığı, bu surette genel kurulunun usulüne uygun yapıldığını, 27/07/2011 tarihli genel kurul toplantısına da davacıların katıldığını, 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ayrıca aradan geçen 7 yıl içerisinde birçok kez genel kurul toplantısı yapıldığını ve davacıların da bu toplantılara iştirak ettiğini, herkesin haklarının kullanırken dürüstlük kurallarına riayet etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 28/11/2008 tarihli çağrısız olağanüstü genel kurul toplantısının yasal hükümlere aykırı yapılması sonucu yok hükmünde bulunduğu, ancak davacı ortakların da katılıp olumlu oy verdikleri 27/07/2011 tarihinde yapılan 2010 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararla bu genel kurul kararının teyit edildiği, bir nevi icazet verildiği, bu nedenle işbu davada şimdi iki genel kurul kararının da yok olduğunun tespiti isteminin hakkın kötüye kullanılmasını oluşturduğu, dava konusu 27/07/2011 tarihinde yapılan 2010 yılı olağan genel kurul toplantısına davacıların da katıldığı ve olumlu oy verdiği, iptal ve yokluğunu gerektiren başkaca bir neden bulunduğunun iddia ve ispat edilmemiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu 28.11.2008 tarihli olağanüstü genel kurulun çağrısız olarak yapıldığı, muris Necati Matraş'ın 28.11.2008 tarihli genel kurulun yapıldığı sırada hastanede bulunduğu ve toplantıya katılmadığı her iki tarafın kabulünde olduğu, tutanağın sonradan bu ortağa hastanede imzalatılıp imzalatılmaması taraflar arasında ihtilaflı olsa da sonuca etkili dolmadığı, zira anonim şirket genel kurulu fiziki veya elektronik ortamda yapılabileceği, toplantı dışında kullanılmış oylarla alınan genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğu, yok hükmünde olan 28.11.2008 tarihli sermaye artırım kararı uyarınca oluşan yeni sermaye yapısına göre oluşturulan hazirun cetvellerine göre toplanan 27.07.2011 tarihli genel kurulda alınan sermaye artış kararının da yok hükmünde olduğunun kabulü gerektiği, İlk Derece Mahkemesince, 27.07.2011 tarihli toplantıda alınan sermaye artış kararına davacıların olumlu oy kullanarak itiraz etmediklerini tespit edildiği ve yine davacıların 2. sermaye artış kararına olumlu oy vermiş olmaları nedeniyle 28.11.2008 tarihli karara icazet verdikleri şeklinde yorumlandığı, fakat dosyada örneği bulunan genel kurul tutanağı incelendiğinde gündemin 8. maddesiyle görüşülen sermaye artış kararına davacıların vekili olarak katılan Av. ...'in bu karara muhalif kaldığının anlaşıldığı, ayrıca yok hükmündeki bir işlemin icazet yoluyla meşruyet sağlanmasının da mümkün bulunmadığı, yok olan bir hukuki işlemin geçerliliği veya geçersizliğinden bahsedilemeyeceği, dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanılması yasağı geçersizlikte uygulama alanı bulurken, yokluğun ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırılık olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK.353/1.b.2.maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilamının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı şirketin 28/11/2008 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında ve bu toplantıya dayalı olarak 27/11/2011 tarihinde yapılan 2010 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan sermaye artışına ilişkin kararların yok hükmünde olduklarının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, anonim şirket genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, 28.11.2008 tarihinde yapılan çağrısız olağanüstü genel kurul toplantısında tüm ortakların hazır bulunmaması nedeniyle, sermayenin artırılma kararının yok hükmünde olduğu, 27.07.2011 tarihli genel kurulda alınan sermayenin artırılması kararının da 28.11.2008 tarihli çağrısız olağanüstü genel kurulda artırılan sermaye yapısı ile toplandığından yok hükmünde olduğu, bu kararlara karşı yokluğun ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmadığı, başka bir anlatım ile dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanılması yasağının yokluğun ileri sürülmesinde değerlendirilemeyeceği gerekçesi davanın kabulüne, anılan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir. Ancak, bir genel kurul toplantısından söz edebilmek için ana sözleşme ve yasanın öngördüğü yeter sayılarla alınmış bir kararın varlığı gereklidir. Eğer ortaklarca yasal bir genel kurul gerçekleştirilmemiş ise bu toplantıda alınan kararlar yok hükmündedir. Yine, toplantı veya karar yeter sayılarının sağlanamadığı toplantıda alınan kararlar da aynı şekilde yok hükmünde sayılmalıdır. Yokluğun tespiti hususunda dürüstlük kurallarına aykırı düşmedikçe olumlu oy vermiş paydaşlar da dahil olmak üzere menfaat sahibi tüm ilgililer herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açabilirler. Ancak, yokluk gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK'nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gereklidir.
Bu açıklamalar uyarınca, mahkemece davacılar vekilinin bu yöndeki taleplerinin TMK'nın 2. maddesinde belirtilen iyi niyet kurallarıyla bağdaşıp bağdaşmadığı değerlendirilmelidir. Davacı ortaklar, dava konu yapılan 28.11.2008 tarihli çağrısız olağanüstü genel kurul toplantısından sonra yapılmış olan 9 farklı genel kurula dava konusu yapılan işbu genel kurul kararı ile artırılan sermaye sonrasında oluşan hisse oranlarına göre hazırlanmış olan hazirun uyarınca icra edilen genel kuruldan 6 tanesine katılmışlar ve icra edilen bu genel kurul toplantılarından katılmadıkları da dahil olmak üzere hiçbirine davacılar tarafından herhangi bir dava da açılmamıştır. Ayrıca davalı şirket tarafından yine 28.11.2008 tarihli çağrısız olağanüstü genel kurul toplantısından sonra 2009, 2010, 2011 ve 2013 yıllarında yine dava konusu yapılan genel kurulda artırılmış sermaye sonrasında oluşan hisse yapısına göre kâr payı dağıtımı yapılmış olup, davacılar yine kâr payına da itirazda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Son olarak davacılar 28.11.2008 tarihli çağrısız olağanüstü genel kurul toplantısından sonra makul bir süre içinde dava açmayıp, 22.05.2015 tarihinde, işbu davayı açtıkları gözetildiğinde TMK'nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düştüğü gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine,
18/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön