11. Hukuk Dairesi 2017/1324 E. , 2018/6720 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2017/1324 E. , 2018/6720 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/07/2016 tarih ve 2014/398-2016/150 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, “... Yetkili Servis” ibaresinin 11, 35, 37.sınıflarda tescili için başvuruda bulunduğunu, davalının başvuruyu '... musluk kl şekil', '...', '.... şekil' ibareli markalarla benzer olduğundan bahisle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b bendi uyarınca kısmen reddettiğini, itirazlarının ... ... kararı ile reddedildiğini, oysa “kale şekil” markasının müddet olduğunu, '...' markasının 11, 35, 37. sınıflardaki mal ve hizmetlerde gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığını, '...' ibaresinin ilgili sektör için tanımlayıcı olduğunu, “... Yetkili Servis”in ayırt edicilik kazandığını, müvekkilinin '...' ibaresini taşıyan markalarını '...' şemsiyesi altında seri marka olarak kullandığını, ticaret unvanı olarak da 1957 yılından beri tescilli olduğunu ileri sürerek, ... ... kararının iptalini ve tescil işlemlerinin tüm sınıflar bakımından devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, başvuru konusu markadaki “yetkili servis” ibaresinin yan unsur olduğunu, '...' kelimesinin ise markanın ayırt edici unsuru olduğunu, dayanak markalarda da baskın ve ayırt edici unsur olarak yer aldığını, çıkartılan diğer mal ve hizmetlerin davacı markasında yer almadığını, öncelik iddiasının zemininin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı adına başvurusu yapılan 2011/78955 sayılı “... Yetkili Servis” markasından, 37. sınıf açısından, inşaat hizmetleri dışındaki hizmetlerin 2010/38247 sayılı müddet markaya dayanılarak çıkartılmış olması ile 2009/06315 sayılı '... ' markasının perakendecilik hizmeti açısından hak yaratması nedeniyle perakendecilik hizmeti ile inşaat hizmetleri alt sınıfı dışında 37. sınıfta başvurusu yapılan diğer hizmetler yönünden ... ... kararının iptali gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, marka başvurusunda yer alan 35. sınıftaki 'perakendecilik hizmetleri' ile 37. sınıftaki 'inşaat hizmetleri' dışında kalan (hariç olmak üzere) 35. ve 37. sınıfta bulunan mal ve hizmetler yönünden iptaline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, ... ... kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece kararın gerekçe kısmında, 35. sınıftaki perakendecilik hizmetleri yönünden ve 37. sınıftaki inşaat hizmetleri dışındaki hizmetler yönünden davacı markasının ilana çıkarılması gerektiği, bu anlamda davalı kurum kararının yerinde olmadığı belirtilmiş, ancak kısa kararda ve hüküm fıkrasında 35. sınıftaki perakendecilik hizmetleri dışında kalan hizmetleri de kapsayacak şekilde ‘‘... ... 2014-M-10261 sayılı kararına konu 2012/78955 sayılı marka başvurusunda yer alan 35 sınıftaki ‘perakendecilik hizmetleri’ ile 37. sınıftaki ‘inşaat hizmetleri’ dışında kalan (hariç olmak üzere) 35. ve 37. sınıfta bulunan mal ve hizmetler yönünden iptaline’’ karar verilmiştir.
Bu durumda, gerekçe ile hüküm çeliştiği gibi, kısa kararla gerekçe de birbiriyle çelişmekte olup, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 05/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön