11. Hukuk Dairesi 2016/11271 E. , 2018/3410 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/11271 E. , 2018/3410 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/05/2016 tarih ve 2016/22-2016/371 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların davacı müvekkilinden para tahsil edip, iade etmediğinden müvekkili tarafından davalılar aleyhinde ....Eyalet Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinde alacak davası açtıklarını, açılan bu dava sonucunda ....Eyalet Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince 21/05/2012 tarihinde davalıların müteselsil borçlu olarak davacıya 20.451,68 Euro ana parayı 19/12/2011 tarihinden itibaren ve 1561,28 Euro tutarında ek meblağı 19/12/2011 tarihinden itibaren %5 faizi ile birlikte ödenmesine hükmedildiğini, bu mahkeme kararının 04/10/2013 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek ....Eyalet Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin ilamının ....'de tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin yabancı mahkemede açılan davadan haberdar olmadığı gibi kendilerine bu hususta usul ve yasaya uygun yapılan bir tebligatın mevcut olmadığını, bununla beraber tenfiz davası açabilmek için MÖHUK m. 53/1-a gereğince 'ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı ve belge ile onanmış tercümesinin tenfiz dilekçesine eklenmesi gerektiğini, bu ilamın kesinleştiğini gösteren belgede bu kararın müvekkiline tebliğinin nasıl ve hangi tarihte yapıldığına ilişkin' bir ifadenin bulunmasının zorunlu olduğunu, müvekkilerinin böyle bir kararı tebliğ almadığını, yabancı mahkemece yapıldığı belirtilen kesinleşme işleminin hukuka aykırı olduğunu, zira kararın taraflara nasıl ve ne zaman tebliğ edildiğinin kesinleşme şerhine yazılması gerektiğini savunarak davacı tarafın tenfiz talebinin ve davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalılara yapılan tebligatların diplomatik yollarla yapıldığı ve .... yetkili makamlarının, mahkemeye, davalılara tebligat yapıldığını bildiren belgeler gönderdiği ve kararın da bu şekilde -şeklen-kesinleştiği, ancak davalı ...'ya yapılan tebligatın, şirket merkezinin bulunduğu adresin muhtarlığına yapıldığı, ....'de şirketlerin yerel yönetimlerde kaydının bulunmaması nedeniyle yapılan bu tebligatın geçersiz ve esasen maddi anlamda bu davalının davadan haberdar olmadığı ve davaya karşı da savunma yapamadığı ve Alman kanunlarına göre de yapılan tebliğe rağmen yargılamaya katılmayan davalının davayı kabul ettiğine dair hukuki düzenleme karşısında davalının evrensel ve bütün hukuki normların üstünde ve hem ferdi hem de kamusal nitelikte bir hakkı olan savunma hakkının ve adil yargılanma hakkının elinden alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddeleri hükmi şahıslara yapılacak tebligatın usulünü gösterilmiş olup aynı Yasa'nın 21. maddesine göre; 'Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz ve tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine yahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıtırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.' Bu durumda davalı şirkete tebligatın 1965 tarihli 'Hukuki ve ticari konularda Adli ve Gayriadli Belgeler Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme (Lahey Sözleşmesi)'hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracılığıyla ....'de ve Tebligat Yasası'nın 21. maddesine göre yapıldığı anlaşılmakta olup Mahkemece şirketlerin yerel yönetimlerde kaydının bulunmadığından bahisle yazılı gerekçe ile şirket yönünden davanın reddi doğru olmamıştır. Ayrıca davalılardan ... yönünden de tenfiz talebinde bulunulmuş olup hiçbir araştırma yapılmaksızın ve gerekçesiz olarak davanın reddi doğru olmayıp kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön