11. Hukuk Dairesi 2016/8348 E. , 2018/3161 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/8348 E. , 2018/3161 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen .../03/2016 tarih ve 2015/105-2016/191 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen ....04.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av... ile davalı vekili Av.... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Meşrubat Pazarlama Ticaret unvanlı işletmesi olduğunu, davalı bankadan bankacılık hizmetleri aldığını, ... .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/360 E. sayılı dosyasında görülmekte olan menfi tespit ve alacak davasında davalının ibraz ettiği belgelerden müvekkilinin hesaplarından para çekildiği, imzasının taklit edilerek çek karnesi alındığı, sahte imzalarla sözleşme imzalandığı ve taahhütnamelerde bulunulduğu, hesaplardan başka bankalara EFT yapıldığının tespit edildiğini, müvekkilinin kimseye vekaletname ya da yetki vermediğini, buna rağmen davalı bankanın hesaplar üzerinde üçüncü şahısların işlem yapmasına müsaade ederek müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ....000,00 TL'nin ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının hesabının sürekli hareket gördüğünü, davacı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, tüm işlemlerin davacının bilgi ve onayı dahilinde yapıldığını, hesap hareketlerinden haberdar olmasına rağmen uzun süre işlemlere sessiz kalmasının zımni muvafakatını gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre,davacının davalı banka nezdindeki hesaplarından işleme esas alınan dekont altındaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit olunan işlemlerle 1.691.909,83 TL, yapılan işleme ilişkin dekont altında imza bulunmayan işlemlerle 338.359,40 TL'lik para çekme işlemi gerçekleştirildiği, bankaların kendilerine yatırılan paraları mudilere istenildiğinde veya belirli bir vadede ayni veya nispi olarak iade etmekle yükümlü olduğu, mevduatın ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşme olup, BK'nin 386 ve 387. m. göre, ödünç alanın
akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmış ise, faiziyle iadeye mecbur olduğu, aynı Yasa'nın 570.m. gereğince de, usulsüz tevdide paranın nef'i ve hasarının mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayanın bu parayı kendi yararına kullanabileceği, usulsüz işlemle çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağının aynen devam ettiği, usulsuz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebileceği ve bankanın bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabileceği, somut olayda ATK raporuna göre alacak miktarına esas dekont altındaki imzanın davacıya ait olmadığı, yine bir kısım dekont altında da hiç imzanın bulunmadığı, davalı tarafından da davacıya ait hesaptan çekilen paralar nedeniyle davacıya atfı kabil kusur olduğunun ispatlanamadığı, davacıya ait hesaplardan para çekilmesi işleminde davalının üzerine düşen yasal sorumluluğu yerine getirmeyerek tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, ....000,00 TL'nin dava tarihi olan 29/07/2008 tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, bir güven kurumu olarak, basiretli tacir gibi davranması gereken bankalar, 818 sayılı BK’nin 99/... ve 6098 sayılı TBK'nin 115/... madde ve fıkraları uyarınca objektif özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan hafif kusurlarından dahi sorumlu olup, banka olmaları nedeniyle de diğer tacirlere nazaran daha yüksek özen borcu altındadırlar.
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun .../4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. BK'nin 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafık kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı tarafça dava dilekçesi ile, davalı banka nezdindeki hesaplarından para çekildiği, imzası taklit edilerek çek karnesi teslim edildiği, sahte imzalarla sözleşmeler imzalandığı ve adına taahhütnamelerde bulunulduğu, haberi ve izni olmadan başka bankalara EFT yapıldığı, işlemler için kimseye vekaletname ya da şifai temsil yetkisi verilmemesine rağmen haberi, izni veya icazeti olmadan hesapları üzerinden işlemler yapılmasına davalı bankanın müsaade ettiği iddia edilmiş, 02.01.2009 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde de, hiçbir temsil yetkisi verilmeyen dava dışı ... tarafından hesaplardan para çekildiği, imzası taklit edilerek çek karnesi teslim edildiği, sahte imzalarla adına taahhütnamelerde bulunulduğunun tespit edildiği, yetkisiz temsilci dava dışı ...'ın yapmış olduğu işlemlerden doğan zararın ihtilaf konusu yapıldığı belirtilmiş, davalı tarafça da, davacının hesabının sürekli hareket gördüğü, bugüne kadar davacı tarafından herhangi bir alacak talebinde veya usulsüzlük iddiasında bulunulmadığı, tüm işlemlerin davacının bilgi ve onayı dahilinde yapıldığı, davacının hesap hareketlerinden haberdar olduğu, kendisine hesap ekstrelerinin de gönderildiği, hesap hareketlerini bilmesine rağmen bugüne kadar sessiz kalarak işlemlere zımni muvafakat verdiğinin kabulü gerektiği, basiretli davranma yükümlüğünü ihlal eden davacının talebinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu savunulmuştur.
Bu durumda, ilke olarak davalı banka özel yasa ile kurulmuş ve kendisine ayrıcalıklar tanınmış bir güven kurumu olması dolayısıyla en küçük kusurlarından bile sorumlu ise de, mahkemece davacının hesaplarından işlem yaptığı iddia edilen dava dışı kişiye verilmiş bir vekaletname, yetki ya da davalı bankaya verilmiş talimat bulunup bulunmadığı, hesabın hareketli hesap olup olmadığı, hesap ekstrelerinin davacıya gönderilip gönderilmediği, davacının hesap hareketlerinden haberdar olup olmadığı, davacının hesaplarında dava konusu edilen dönemde bizzat davacı tarafından yapılan ya da itiraza uğramayan işlem bulunup bulunmadığı, bunun yapılan işlemlere davacının icazet verdiği ya da işlemleri benimsediği anlamına gelip gelmediği, davacı ile davalı banka arasında oluşmuş bir teamülün bulunup bulunmadığı hususları ile davacı tarafça benzer iddialarla başka bankalar aleyhine de davalar açıldığının ileri sürülmesi ve anlaşılması karşısında MK'nin .... maddesi de nazara alınarak değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken sadece imza incelemesi sonrası alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak davacının imzasını taşımayan para çekme dekontları nedeniyle alacağı bulunduğundan bahisle eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, .../04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön