11. Hukuk Dairesi 2016/8060 E. , 2018/1809 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Burdur .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/05/2016 tarih ve 2016/...-2016/310 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06.03.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2008 yılında kullandığı kredinin kapatılmasından sonra kredinin teminatı olarak sahip olduğu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin fekki talep edilmesi üzerine davalı bankanın .../09/2009 tarihli yazısı ile müvekkili şirketin dava dışı İbrahim ...'nün kullandığı krediye kefil olduğu gerekçesiyle ipoteğin fekki talebini reddettiğini, müvekkili şirketin maddi bakımdan ihtiyacı olması nedeniyle söz konusu taşınmazı sattığını, satış bedelinin 239,975,78 TL’sine davalı bankanın dava dışı İbrahim ...’nün kredi borcu nedeniyle bloke koyduğunu, ancak dava konusu ipotek işleminin baştan itibaren geçersiz olduğunu, ipotek verme işleminin dava dışı şirket müdürü ... tarafından yapıldığını, ...’nın üçüncü kişilerin borcu için ipotek verme yetkisi bulunmadığını, müvekkili şirketin sahip olduğu tek taşınmazın ancak ortaklar kurulu kararı ile ipotek verilebileceğini, davacının bu ipotek sözleşmesiyle hiç kimsenin borcuna kefil olmadığını, İbrahim ...’nün kullandığı krediye bağlı olarak davalı bankaca başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ve itirazın iptali davasının derdest olduğunu ileri sürerek, 239.975,78 TL'nin ve 100.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin şahsi kredileri yanında kefil olduğu krediler bulunduğunu, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 22/f. maddesinde, davacının verdiği ipoteğin hem kendi kullandığı kredilerin hem de başka firmalara olan kefalet borcunun teminatı olduğunun düzenlendiğini, yine ipotek resmi senedinin .... sayfasındaki şartlar başlığının 1. maddesinde de söz konusu ipoteğin davacının kefalet borçlarını da kapsadığının açıkça yazıldığını, davacı şirketin dava dışı İbrahim ...’nün borcuna kefaletinin geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; dava dışı İbrahim ...'ye ait genel kredi sözleşmesini hem kendi adına hem de davacı şirket adına müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile davacı şirket müdürü olan ve davacı şirket ana sözleşmesi ile herhangi bir sınırlama hükmü konulmadan münferit imza yetkisine sahip müdür olarak atanan dava dışı ...'nın imzaladığı, davacı şirkete ait taşınmaz ile ilgili ipotek senedi incelendiğinde söz konusu
ipoteğin davacı şirketin kefalet borçlarını da kapsadığı, bir ticari işletmenin ana sözleşmesinde belirtilen işletme mevzuuna doğrudan doğruya girmemekle birlikte o işletmenin ticari faaliyetlerini kolaylaştıran ticari iş ve sözleşmelerinin de o işletmenin mevzu içinde bulunduğunun kabulünün zorunlu olduğu, bu yönde ticari amaç güden işletmelerin kredi temini konusunda bankalara karşı müştereken sorumluluk yüklenmek sureti ile birbirine destek olması ve kefil olmasının işletme mevzu içinde kalan muamele olarak kabul edilmesi gerektiği, kefalete dayalı olarak ipotek verilen taşınmazın davacı şirketin tek mal varlığı olmadığı, zira bu taşınmazın satışından sonra yaklaşık ... yıl süre ile davacı şirketin mobilyacılık faaliyetinin devam ettiği, davacı şirketin diğer iştigal alanlarındaki faaliyetinin ise halen devam ettiği gerekçesiyle; manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kararın kesinleşmesi sebebi ile manevi tazminat istemi hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 239.975,78 TL'nin tahsili istemi yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 08/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2016/8060 E. , 2018/1809 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 2 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 3 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 37 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat