11. Hukuk Dairesi 2016/15094 E. , 2018/1156 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/15094 E. , 2018/1156 K.


'İçtihat Metni'

.....

Taraflar arasında görülen davada .... Mahkemesi’nce verilen 18.02.2016 tarih ve 2014/191-2016/107 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 2006 yılında davalı şirket yetkilisine şirket adına borç verdiğini ve karşılığında iki adet senet aldığını, bu senetlerden birinin davalı tarafından ödendiğini, ancak 01/07/2006 tarihli 125.000,00 TL bedelli senedin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL’nin 01/07/2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; alacak hakkının zamanaşımına uğradığını, ayrıca dava konusu senet nedeniyle müvekkillerinin her hangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu bononun zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğrayan bonolar nedeni ile kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de, taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde bonoların yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği, ancak davacının alacağın varlığını dinlene tanıklar ile ispatlayamadığı, aynı zamanda davalı şirket yetkilisinin davacının yemin teklifi üzerine davacıya borçlu olmadıklarına dair yemin eda ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının temel ilişkiye dayanarak 2006 yılında davalı şirkete ödünç para verdiğini iddia etmesine ve ayrıca davalı ...’a ödünç para verildiğinin iddia ve ispat olunmamasına göre, davacı vekilinin davalı ... aleyhine açılan davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, zamanaşımına uğrayan bonodaki alacağın temel ilişkiye dayalı olarak tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirkete 2006 yılında borç verdiğini ve senet miktarı kadar alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalılar ise dava konusu bono ile ilgili hiçbir borçlarının olmadığını savunmuştur. 6762 sayılı TTK’nın 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda, temel

-/-


ilişkiye dayanılmak suretiyle yazılı alacağın talep edilebilmesi mümkün olup, bu isteme ilişkin davalarda, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacıya aittir. Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, dava konusu 01.07.2006 vade tarihli 125.000,00 TL bedelli bononun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle kambiyo senedi niteliğini kaybettiği, ancak yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Gerçektende, HMK’nın 202/2. maddesinde delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olarak tanımlanmış ve HMK’nın 202/1. maddesinde ise; yazılı delil niteliğinde bir belgenin bulunması halinde senetle ispatı gereken bir hukuki işlemin tanıkla ispat edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak, davalı şirket tarafından düzenlenen bononun zamanaşımına uğradığı için yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu kabul edilmiş ve temel ilişki konusunda tanık beyanları alınmış ise de, tanık beyanları yeterli görülmemiş ve eda edilen yemine dayalı olarak davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından, davalı şirketin davacıdan borç aldığı ve karşılığında bono verdiği, bono bedelinin ise davalı şirket tarafından ödenmediği ve nihayetinde davalı şirketin davacıya borçlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, tanık delili ile davacı ve davalı şirket arasındaki temel ilişki ispatlanmış olup, dava konusu bononun düzenlemesine temel teşkil eden borç ilişkisi dışında başka bir borç ilişkisinin varlığı da iddia ve ispat olunamadığına göre, davalı şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icapsız yere verilen ve eda edilen yemine dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı ... aleyhine açılan davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan davalı ... yönünden verilen hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalı şirket yönünden verilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan (davalı ...'a yönelik) alınmasına, 19.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

....

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön