11. Hukuk Dairesi 2016/11653 E. , 2018/4811 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/11653 E. , 2018/4811 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/06/2016 tarih ve 2015/644-2016/386 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ticari müşterisi olduğunu, davalı bankadan 24/09/2010 tarihi ile 30/09/2015 tarihleri arasında hiçbir kredi kullanmadığı halde davalı bankaca haksız ve hukuka aykırı olarak kredi tahsis, istihbarat ücreti, kredi tahsis ve istihbarat ücreti adı altında mevduat hesabından kesintiler yapıldığını, kredi kullanılsa dahi yapılan kesintilerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bu kesintilerin toplamı 17.850,00 TL'nin tahsiline karar verilemesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının kredi kullandığını, yapılan kesintilerin kredi sözleşmesi hükümlerine ve emsal bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 24/09/2010-30/09/2015 tarihleri arasında kredi sözleşmeleri imzalandığı ve toplamda 728.596,52 TL cari hesap rotatif kredi ve 540.000,00 TL taksitli ticari krediler kullandırıldığı, bu kredilere istinaden davalı banka tarafından toplamda 15.250.00 TL kredi tahsis ve istihbarat ücreti, 6.950,00 TL kredi açılış ücreti ile bu kesintilerin toplamı olan 22.200,00TL'nin % 5'ine tekabül eden 1.110.00 TL banka sigorta muameleleri vergisi tahsil edildiği, davacıya kullandırılan taksitli ticari kredilerin ödeme planlarında 6.950,00TL kredi açılış masraf kesintisine ilişkin bir ibare yer almadığı, bu masrafın yapıldığına ilişkin bir belgenin ibraz edilemediği, ancak davalı bankaca yapılan bu tahsilatın diğer banka uygulamaları ile paralellik gösterdiği ve kullandırım esnasında müşterinin bilgilendirildiği ve müşteri ile anlaşmaya varıldıktan sonra kredi kullandırımı ile birlikte masrafların da tahsil edildiği, fakat davaya konu edilen kredi tahsis ve istihbarat ücreti ile bu ücretlere uygulanan BSMV adı altında tahsil edilen toplam 17.850,00 TL masrafın yapıldığına ilişkin bir belgenin ibraz edilemediği, dolayısıyla söz konusu masrafın davalı bankaca tahsil edilmiş olmasının genel işlem şartına açıkça aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 17.850,00 TL'nin tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi nedeniyle kredi kullandırım komisyonu, istihbarat ücreti altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı tarafça tahsil edilen kesintilerin genel işlem şartına açıkça aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava konusu edilen kredilerden bir kısmının 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesi uyarınca ''Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.'' Bu bakımdan, bu dönemde akdedilen kredi sözleşmelerine sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği nazara alınarak, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, mahkemece kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde, davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre, bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan, kredi kullandırım komisyonu adı altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup, karşılaştırılarak, bankanın çeşitli isimler altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesintinin sebebi, kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılması alınan masraflar konusunda 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi hükmü de dikkate alınmak ve varsa davalı bankanın Merkez Bankasına yapmış olduğu bildirim de dikkate alınarak belirleme yapılması gerekirken bilirkişi tarafından dayanak belge dahi gösterilmeksizin raporda belirtilen oranların emsal kabul edilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihinden sonra imzalan kredi sözleşmeleri yönünden ise, sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulları olarak kabul edilebilmesi için bu hükümlerin; sözleşme hükmü olması, önceden tek taraflı olarak hazırlanması, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak amacıyla düzenlenmiş olması, sözleşme hükmü olan, önceden tek taraflı olarak hazırlanan ve ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılması amaçlanan hükümlerin genel işlem koşulu olarak nitelendirilebilmesi için kullanan tarafından sözleşme yapılırken karşı tarafa sunulması gerekir. Ancak bu dört unsurun tamamını taşıyan sözleşme hükümleri genel işlem koşulu olarak nitelendirilir. Bu unsurlardan birinin dahi eksik olması, sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu olarak nitelendirilmesine engel olur.
Genel işlem koşulu olarak nitelendirilemeyen sözleşme hükümlerine genel işlem koşulları için getirilen düzenlemeler uygulanmaz. Bundandır ki sözleşme hükümlerinin öncelikle genel işlem koşulu olup olmadığı denetlenmelidir. Ayrıca, genel işlem koşulları genel nitelikte hükümlerdir. Genel nitelikteki hükümler içinde bulundukları kanunun tümüne veya aynı nitelikteki ilişkilere uygulanabilir. Türk Borçlar Kanunundaki genel işlem koşulları ile ilgili hükümler genel işlem koşulları içeren bütün sözleşmeleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca genel işlem koşullarını düzenleyen maddeler emredici hükümlerdir.
Genel işlem koşulları, taraflar arasında bozulan menfaat dengesini tekrar kurmayı ve sözleşme adaletini sağlamayı, denetim yolu ile gerçekleştirir. Bu denetimler, kapsam denetimi (TBK. m. 21/1), şaşırtıcı genel işlem koşulu denetimi (TBK. m. 21/2), yorum denetimi (TBK. m. 23), değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetimi (TBK. m. 24) ile içerik denetimi (TBK. m. 25) diye sıralanabilir.
Genel işlem koşulları içinde öngörülmüş bu denetimler farklı yaptırımlara bağlanmıştır. Kapsam, şaşırtıcı genel işlem koşulları ve değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetiminin yaptırımı yazılmamış sayılma, yorum denetiminin mueyyidesi aleyhe yorum, içerik denetiminin yaptırımı ise kısmi hükümsüzlüktür.
Kapsam denetiminden (BK. m. 21/1), şaşırtıcı genel işlem koşulları denetiminden, (BK m. 21/2), değiştirme ve yeni düzenleme yapma yasağı denetiminden (BK. m. 24) geçen genel işlem koşulları bu denetimleri geçemeyen genel işlem koşullarının aksine sözleşmede geçerli bir şekilde kalmaya devam eder.
Ayrıca bir sözleşme düzenlemesi genel işlem koşulu olarak nitelendikten sonra, kapsam denetimi yönünden, müzakere yapıldığını ispat yükü genel işlem koşuluna dayanan tarafa geçer. Bu ispat yükü ancak sözleşme metni dışındaki unsurlarla yerine getirilebilir. Şaşırtıcı genel işlem koşulları ile değiştirme ve yeniden düzenleme yapma yasağı denetimi dışında kalan ve denetim sonucu yazılmamış sayılarak sözleşme dışında bırakılan genel işlem koşullarının, sözleşmede meydana getirebileceği sözleşme boşluklarının öncelikle emredici ve yedek hukuk kuralları ile bu tür kuralların olmaması halinde ise varsa örf ve adet kuralları ile bunların da yokluğu halinde hâkimin hukuk kuralı meydana getirmesi ile doldurulması gerekir. Böylelikle genel işlem koşulları ile taraflar arasında bozulmuş olan hak ve borçların adil dağılım dengesi yanı menfaatler dengesi sağlanmış olur.
Kapsam (Yürürlük), şaşırtıcı genel işlem koşulu, değiştirme ve yeniden düzenleme yasağı denetimini geçen ve yazılmamış sayılma müeyyidesi ile karşılaşmayan genel işlem koşulların son olarak içerik denetimine (TBK.m.25) tabi tutulurlar.
Yukarıda da açıklandığı üzere, TBK'nın 20-25. maddelerinde de genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup sözleşmelerde; taraflardan birinin üstün veya avantajlı konumunu kullanarak, karşı tarafa dayattığı, karşı taraf aleyhine düzenlemeler içeren ve iyi niyet kurullarına aykırı olan bölümlerin genel işlem koşulu olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Yine kredi sözleşmesinin akdedilmesinden önce imzalatılan ön bilgi formu, bilgilendirme formlarının varlığının aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği denetlenerek, yerine getirilmiş ise kapsam denetiminin sonucu olarak yazılmamış sayılmayı ortadan kaldırıp kaldıramayacağı tartışılarak sonucuna göre yazılmamış sayılması durumunda, boşluk olduğunun kabulü ile içerik denetimi yapılarak taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla komisyon, masraf, erken kapama ücreti vb. adlarla masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, davalı banka ile diğer bankaların uygulaması araştırılarak bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan komisyon, masraf, erken kapama ücreti vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup karşılaştırılarak, davacıdan talep edilebilecek ortalama miktar konusunda bilirkişi heyetinden ek rapor veya yeni bir heyetten rapor alınarak, alınan masraflar konusunda 5411 Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle davalı banka tarafından yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön