11. Hukuk Dairesi 2016/13768 E. , 2018/4774 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ...(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/12/2015 tarih ve 2011/34-2015/238 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı/karşı davalı vekili, asıl davada davalı/karşı davacı vekili, birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin tanınmış 27712 sayılı 'Akademi ...' markasını birleşen davada davalı şirketten devraldığını, anılan markanın davalı tarafça ticaret unvanında ve markasal olarak kullanıldığını ileri sürerek, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men ve ref'ini, davalının ticaret unvanında yer alan ibarenin silinmesini, 'Akadem...' adının broşür, tabela, iş evrakı ve reklamlarda kullanımının önlenmesini, davalı adına kayıtlı www.akadem....com.tr alan adının iptalini, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiş; karşı davanın ise reddini istemiştir.
Asıl davada davalı/karşı davacı vekili, asıl davanın reddini istemiş; karşı davada ise, davalının markasının ayırt ediciliği olmayan, herkesin kullanımında olan ibareler olması nedeni ile ve 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi uyarınca hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, dava konusu marka davalı şirket adına devredilmiş ise de, davalı şirketin bugüne dek gerçek devir bedelini taksitlendiren protokol hükümlerine riayet etmediğini ve devir bedelini müvekkiline ödemediğini ileri sürerek, 29/07/2010 tarihli marka devir sözleşmesinin feshi ile 2000/27717 sayılı markanın müvekkiline iadesini ve tescilini, cezai şartın şimdilik 10.000,00 TL.'sinin 30/05/2003 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müşterken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada, davalı marka başvurusuna dair hükümsüzlük davasının mevsimsiz açıldığı, mükerrer sair taleplerin 2010/87 esas sayılı dosyada derdest olduğu, ancak davalı alan adının tüketiciler nezdinde iltibasa yol açar ve davacı markasına tecavüz eder nitelikte olduğu; karşı davada, 2000/27712 sayılı markanın tescilli olduğu 41.sınıf alt grubunda yer alan “Okul hizmetleri, akademi hizmetleri(eğitim), öğretim kurslarının sağlanması hizmetleri, öğretim (özellikle küçük gruplar halinde) hizmetleri, bilgisayar eğitim hizmetleri, iletişim kursları hizmetleri, eğitim ile ilgili sınav hizmetleri, Makine, araç, cihaz ve aletleri işletim veya kullanım konusunda eğitim hizmetleri, öğretim klubü hizmetler’’ yönünden kullanılıp, diğer sınıflarda kullanılmadığı; birleşen davada, devir sözleşmesinde devralan davalı şirketin marka haklarını tüm hukuk ve vecibeleri ile birlikte 1.000.000.000 TL bedel mukabilinde devraldığı, nakden, tamamen ve peşinen devir bedelini ödediği ve devir bedelinden dolayı borcun kalmadığını beyan ettiği, bedel muvazaalı ise bile bu hususta resmi senet düzenlenme tarihinden itibaren 7 yıllık sürede herhangi bir şikayet ve davanın bulunmadığı, bedelin muvazaalı olduğu ve gerçek bedelin 100.000,00 TL olduğu yolundaki protokolde ise taksitlendirme yapılıp senetler düzenlendiği, bu senetlerin tahsil edilip edilmediğinin dosyaya yansımadığı, kaldı ki dava konusu konusu marka 2003 yılından sonra yeni devir senetleri ile devredilmiş ve halihazırda da davalı şahıs adına tescilli olup, bu davalının asıl dosyada dava açtığı tarihe kadar söz konusu protokol çerçevesinde herhangi bir işlem yapılmadığı ve iptalinin talep edilmediği, davacı ile davalıların aynı sektörde faaliyet göstermeleri hususu da nazara alındığında davacı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, www.akadem....com.tr alan adının iptaline, diğer taleplerin reddine; karşı davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, markanın tescilli olduğu 16, 35, 38 ve 42. sınıflardaki mal ve hizmetleri ile 41. sınıfta tescilli olduğu alt gruptaki diğer mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK nın 14.maddesi gereğince markanın kısmen iptaline ve sicilden terkinine, diğer taleplerin reddine; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı/karşı davalı vekili, asıl davada davalı/karşı davacı vekili, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve asıl davada davalının alan adı kullanımının 556 sayılı KHK m.9/1-e hükmüne aykırılık oluşturmasına göre, asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile asıl davada verilen kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Karşı dava ise, kullanmama nedenine dayalı marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince markanın kullanılmayan emtialar bakımından iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın karşı davalı ... yararına bozulması gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
4- Birleşen davada, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı ... yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
5- Birleşen davada, davalı şirkete yönelik uyuşmazlık, noterde yapılan marka devir sözleşmesiyle kararlaştırılan devir bedeline ilişkin olarak, taraflar arasında gerçek bedelin yapılan protokolle 100.000 TL olarak belirlenmesine ve bunun da 4 taksitle ödeneceğinin taahhüt edilmesine rağmen, taahhüte aykırılık nedeniyle protokolde kararlaştırılan 200.000 TL cezai şartın davalıdan tahsilli istemine ilişkindir. Bu durumda; dava, cezai şarta ilişkin olarak 6098 sayılı TBK m. 179 (818 sayılı BK m. 158)’a dayalı olup, böyle bir taleple ilgili olarak davalı tarafından zamanaşımı definde bulunulmadığına göre, uyuşmazlığın 15.05.2003 tarihli protokol koşulları dikkate alınarak çözümlenmesi gerekirken somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan davacı tarafça resmi senet düzenlenmesinden sonra uzunca bir süre şikayet ve dava yoluna gidilmeyerek sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığı gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmeyip kararın birleşen davada davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan asıl davaya ilişkin kararın ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karşı davada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile karşı davaya ilişkin kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karşı davada karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı taraf yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacı - karşı davada davalı ve birleşen davada davacıya iadesine, 25/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2016/13768 E. , 2018/4774 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 36 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat