11. Hukuk Dairesi 2016/13375 E. , 2018/4736 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/13375 E. , 2018/4736 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08.09.2015 tarih ve 2014/10-2015/410 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin ... Üniversitesi bünyesinde Kimyasal Teknolojiler Ana Bilim Dalı Başkanı olduğunu, üniversite laboratuarlarında üç yılı aşkın süre ile “ortamdaki kötü kokuları yok eden ve nemi düzenleyen ekolojik sıva ürünü” üzerinde bilimsel araştırma yapıldığını ve müvekkili tarafından danışmanlık hizmeti verilen dava dışı şirket tarafından bu konuda anılan buluş için patent başvurusu yapıldığını, ancak davalının aynı konuda patent başvurusu olduğundan bahisle müvekkilinin çalıştığı üniversiteye ve danışmanlık yaptığı şirkete ihtarnameler göndererek buluşunun müvekkili tarafından çalındığını iddia ettiğini ve müvekkilini küçük düşürdüğünü, ihtarnamelerin içerik ve üslubu nedeniyle müvekkilinin rencide olduğunu ve akademik kimliğinin zarar gördüğünü, davalının suçlama ve karalamalarından dolayı müvekkilinin büyük bir üzüntü içine girdiğini ileri sürerek 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin kendi adına yaptığı patent başvurusuna konu buluş için davacının çalıştığı üniversiteden bilgi alma hakkını kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalının patent başvurusu yaptığı buluş için davacı ile arasındaki uyuşmazlığın çözümünde adli mercilere başvurması ve buna göre çözümünü beklemesi gerekirken bu uyuşmazlıkla doğrudan bağlantılı olmayan davacının akademik olarak bağlı olduğu üniversite ve danışmanlık yaptığı şirkete davacıyı zor durumda bırakacak ifadeler ve talepler içeren ihtarnameler gönderdiği, davalının bu eyleminin davacının çalışma hayatında huzursuzluk ve işini kaybetme riski oluşturduğu, üniversite nezdinde akademik kariyerinin taklit ürünlere dayandığı izlenimi yarattığı, davacının bu durumdan elem ve ızdırap duyduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kişilik hakkının zedelenmesine dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, davalının davacının çalıştığı kuruma yazılan şikayet ve bilgi edinme amacı taşıyan dilekçedeki ifadelerin davacının çalışma hayatında huzursuzluk ve işini kaybetme riskine neden olduğu, bu nedenle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesi, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükmünü içermektedir. Hak arama hürriyeti veya şikayet hakkı Anayasada bu şekilde teminat altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verdiğini düşündüğü kişilere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Öte yandan, Anayasa şikayet hakkı yanında temel hak ve hürriyetleri, herkesin yaşama, maddi ve manevini koruma ve geliştirme hakkını da güvece altına almıştır. Bu haklara saldırı durumunda çeşitli kanunlarda yaptırımlar öngörülmüştür.
Hak arama hürriyeti veya şikayet hakkı ile diğer hakların özellikle kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin bu iki hakkı aynı anda koruduğu kabul edilemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Şikayet hakkı, diğer haklar gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkını kullanamaz. Hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların bulunması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir.
Somut olayda, davalı, davacının çalıştığı üniversiteye ve danışmanlık yaptığı şirkete gönderdiği dilekçelerde; davacının danışmanlığını yaptığı buluş için dava dışı ... ... San.ve Tic. A.Ş’nin patent başvurusunda bulunduğunu, aynı konuda kendisinin de patent başvurusunun bulunduğunu, yapılan reklamlarda üniversitenin adının kullanıldığını ve buluşun Türkiye’de ve Dünya’da bir ilk olduğunun belirtildiğini ifade ederek bu durum hakkında şikayet hakkını kullanmıştır. Davalının bu şikayeti üzerine davacının çalıştığı üniversite tarafından davacı aleyhine hiçbir işlem yapılmamıştır. Bu durumda, davalının hiçbir delil ve emareye dayanmadan, sırf tahmin üzerine davacı hakkında suçlamada bulunduğu, dolayısıyla şikayet hakkını kötüye kullandığı sonucuna varılmamalıdır. Ayrıca, davalı tarafından yazılan dilekçelerde, olayın oluş şekline uygun düşmeyen, hak arama sınırlarını aşan veya davacının kişiliğine yönelen ve kişilik hakkını zedeleyen bir ifade bulunmadığı, böylece TBK’nın 58. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece, davalının şikayet hakkını yasal sınırlar içinde kalarak kullandığı gözetilerek davanın reddine karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde davalının tazminatla sorumlu tutulmuş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön