11. Hukuk Dairesi 2016/13324 E. , 2018/4471 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/13324 E. , 2018/4471 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/06/2016 tarih ve 2015/111-2016/156 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin TPE nezdinde “...” ve “... ...” ibareli markalarının bulunduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2013/74264 sayılı “... ... ...” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere kötüniyetli başvuruda bulunduğunu, başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından itirazda bulunulduğunu, müvekkili itirazlarının kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak davalının bu karara itirazı üzerine YİDK tarafından red kararı kaldırılarak başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markaları ile benzer olduğunu ve müvekkilinin tanınmış markaları ile iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğunu, tüketicilerin başvuruyu müvekkili şirketin seri markalarından birisi olarak algılayacağını ileri sürerek YİDK kararının iptaline ve tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkilinin başvurusu ile davacı markalarının benzemediğini, “...” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bu ibarenin gıda emtiaları açısından davacının tekeline bırakılmayacak nitelikte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının '... ... ...' ibareli marka başvurusu ile davacının '...' ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı başvurusunda yer alan “...” ibaresinin esas unsur olarak markaya ayırt edicilik kazandırdığı, markayı daha özgür hale getirdiği ve markanın kökenine atıfta bulunduğu, 556 sayılı KHK 8/1 (b) maddesi anlamında iltibasın bulunmaması nedeniyle YİDK kararının doğru olduğu, ayrıca KHK'nın 8/4 maddesindeki koşulların oluşmadığı, davalının marka başvurusunda kötüniyetli davrandığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TPE YİDK kararının iptali ve davalı şirket markasının hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. Davacının itirazına mesnet markaları '...' ibaresi, davalı şirketin başvurusu ise '... ... ...' ibaresinden oluşmaktadır. Davacı vekili, diğer iddialarının yanında müvekkilinin markaları ile davalı şirketin başvurusunun benzer olduğunu, 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi anlamında karışıklığa neden olacağını ileri sürmüştür. 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, daha önce başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş bir marka ile aynı veya benzer ise ve markanın kapsadığı mal ve hizmetlere aynı veya ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer ise, ortalama tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimali (iltibas) varlığı kabul edilmeli ve önceki marka sahibinin itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilmelidir. Markalar arasında karıştırılabilecek ölçüde benzerliğin tespitinde, markaların görsel, işitsel ve kavramsal özellikleri bir bütün olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda taraf markaları dikkate alındığında davacı markalarının tek ve asli unsurunun '...', davalı markasının asli unsurunun ise '... ...' ibaresinden oluşmaktadır. Tarafların marka tescil kapsamındaki malların aynı ve benzer tür oldukları, ortalama tüketicilerinin her kesimden oluşabileceği, ürünlerin aynı işyerlerinde ve aynı ya da birbirlerine yakın raflarda satılması ve bu ürünün seçilmesinde gösterilen ihtimam ve süre gözetildiğinde ortalama tüketici kitlesi itibariyle her iki markanın karıştırılma ihtimalinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön