11. Hukuk Dairesi 2016/12579 E. , 2018/4229 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/11/2015 tarih ve 2014/1351-2015/838 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin %16,675 oranında pay sahibi olduğu davalı şirketin 21.04.2014 tarihli genel kurulu için TTK'nın 428. maddesi uyarınca kurumsal temsilci çağrı ilanının yapılmadığını, bu eksikliğin iptal sebebi olduğunu, toplantıda alınan kâr dağıtımına dair kararın TTK'nın kârın tespiti ve dağıtımına ilişkin ilkelere aykırılık taşıdığını, hangi dönemlere ait olduğunun ve dağıtılacak kârın nasıl belirlendiğinin gösterilmediğini, pay sahiplerinin ne kadar kâr alacaklarını bilemediklerini, kontrol ve takip edemediklerini, dağıtılacak kârın yanlış belirlendiğini, 2013 yılı kârının kapsam dışında bırakıldığını, hangi bilançoya göre kârın belirlendiğinin anlaşılamadığını, pay sahiplerine dürüstlük kuralına aykırı şekilde kullandırılan bir kısım krediler sebebiyle şirket aktiflerinin ve dağıtılacak kârın azaltıldığını, kararda, hissedarların şirkete olan borçlarının takas/mahsup edilerek kâr dağıtılacağının belirtildiğini, ancak müvekkiline isnat edilen borçların fiktif ve gerçek dışı olduğunu, sahte işlemlerle oluşturulduğunu, müvekkile yapıldığı belirtilen ödemelerin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek 21.04.2014 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan 1, 2, 3 ve 4 nolu kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, toplantıya çağrıda bir usulsüzlük olmadığı gibi davacı hariç toplantıya katılan tüm paydaşlarca kararın alınmış olduğu gözetildiğinde genel kurul kararının alınmasında etkili bir eksiklik olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının 12.07.2012 tarihine kadar yönetim kurulunda görev yaptığını, dolasıyla bilançoların davacının kontrolü altında hazırlandığını, 2013 yılına ait hesaplar genel kurulca görüşülmediğinden bu yıla ilişkin kârın dağıtılmamasında bir hukuka aykırılık bulunmadığını, dava konusu genel kurulda sadece ortakların borçlarının mahsubuna karar verildiğini, davacının ortaklığa borç miktarı hususunda alınmış bir karar olmadığından davacının, şirkete borcunun ifade edildiği kadar olmadığı iddiasının bu davada dinlenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, iptali istenen 1 ve 2 nolu kararların usule ilişkin olduğu, usule ilişkin kararların iptal edilemeyeceği, 4 nolu kararda ise dilek ve temennide bulunulduğu, geçmiş yıllar kârının dağıtımı ve tarihinin belirlenmesi hususundaki yönetim kurulu teklifinin müzakeresine ilişkin 3 nolu kararın ise davacının muhalefeti ve 667 olumsuz oya karşın 3.133 olumlu oyla kabul edildiği, TTK'nın 428/2. maddesinde kurumsal temsilci için çağrı yapılmamışsa da az sayıda pay sahibinin bulunduğu, oy gücünün dengeli dağıldığı şirketlerde bu hususun iptal sebebi olarak değerlendirilmesinin ağır bir yaptırım olacağının kabul edilebileceği, dava konusu toplantıda hissedarların %95'inin temsil edilmesi ve pay sahiplerinin %78,6'sının olumlu oyları ile kararın alındığı da gözetildiğinde kurumsal temsilci çağrısı yapılmamasının sonucu etkilemeyeceği, yönetim kurulunun kâr dağıtım teklifinin pay sahiplerine verilmediği iddiasının davacı yanca ispatlanamadığı gibi zaten bu hususun kanuna aykırılık sonucunu doğurmayacağı, genel kurulun toplandığı tarihte 2013 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılmadığı, 2013 yılı finansal tablolar henüz görüşülmediğinden kâr bulunup bulunmadığının belli olmadığı, bu nedenle anılan yıla ait kâr dağıtımı kararı alınmamasının kararın iptali sonucunu doğurmayacağı, şirketin pay sahibinden olan alacağını, kâr payı ile takas edebileceği, bilançoların hukuka aykırılığına ilişkin herhangi bir karar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2016/12579 E. , 2018/4229 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat