11. Hukuk Dairesi 2016/9813 E. , 2018/2379 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/04/2016 tarih ve 2015/160-2016/393 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından üretilen baharat ve baharat satış standlarının 12.12.2014 tarihinde Batman satış temsilcisi ... Grup'a teslim edilmek üzere davalı kargo şirketine teslim edildiğini, 40 adet standdan 25 adetinin davalının taşıması esnasında gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu kırılarak kullanılamaz hale geldiğini ve alıcı tarafından iade edildiğini, müvekkil şirketin kullanılamaz hale gelen ürünleri şerh koyarak geri aldığını, müvekkilinin maddi zararının tespiti için yapılan delil tespitinde zararın 2.847,50 TL olduğunun tespit edildiğini, ayrıca 375,79 TL taşıma ücreti ödediğini ileri sürerek, şimdilik 3.223,29 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı taraftan tahsili ile delil tespiti için yapılan yargılama giderlerinin dava sonunda yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu baharat standlarının taşımaya elverişsiz ve yetersiz ambalajlama ve malın yapısı gereği kırılarak hasar gördüğünü, baharat paketlerinin zarar görmediği, ambalajın yetersizliğinden gönderenin sorumlu olduğunu, meydana gelen zarardan müvekkil şirketin sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından taşınmak üzere davalıya ürünün teslimi sırasında davalı tarafından ürünün ambalaj ve muhafazasının taşımaya elverişli olmadığına ilişkin ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, ambalaj yetersizliğine ilişkin bir olgunun da tespit edilemediği, TTK'nin 875/1.maddesi uyarınca taşıyanın sorumluluğunu kaldıran hallerin varlığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 3.223,29TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, kargo taşıması sırasında hasarlanan emtia nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, gönderinin ambalajının taşımaya uygun olmadığı yönünde davalının ihtirazi kaydı bulunmadığı, taşıyanın sorumluluğunu kaldıran hallerin varlığı da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nin 863. madde hükmüne göre, sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır. Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme
güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür. Aynı Kanun'un 864. madde hükmünde de, gönderenin kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiş olup, buna göre, gönderen kusuru olmasa da yetersiz ambalajlamadan ve işaretlemeden kaynaklanan, taşıyıcının zararları ile giderlerini tazminle yükümlüdür. Ambalaj ve işaretlemenin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin 862. madde hükmüne göre, eşyanın niteliği, kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında, ambalaj yapılmasını gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak zorundadır. Ayrıca gönderen, eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutulabilmesi için işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür. TTK'ya tabi taşımalarda eşyanın ambalajlanması kural olarak gönderene aittir. Taraflar arasındaki taşımanın niteliği ve sözleşme ise ambalajlama ve işaretlemenin niteliğine ilişkin olarak belirgin bir rol oynar. Yetersiz ambalajlama ya da işaretlemenin hem gönderenin hem de taşıyıcının sorumluluk alanında gerçekleşen iş ve işlemlerden kaynaklanması halinde zarar, sebep olma oranına göre paylaşılacaktır. Bu yaklaşım TTK'nin 864/3. hükmüne de uygun olacaktır. Buna göre, zararın veya giderlerin doğmasında taşıyıcının davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili oldukları da dikkate alınır. Somut uyuşmazlıkta davalı, kargo taşıma işini üstlenmiştir. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu'nun Tanımlar başlıklı 3. maddesinde kargo, tek parçada en fazla yüz kilogramı geçmeyen genellikle ambalaj ve kap içerisinde olan küçük boyutlu koli, sandık, paket gibi parça eşya olarak tanımlanmıştır. Kural olarak, eşyanın ambalajlanması gönderene ait olsa da, kargo taşımasının niteliği gereği, davalının da eşyanın ambalajı hususunda nezaret yükümlülüğü olduğunun kabulü gerekir. Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından alıcıya teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. TTK'nin 854. maddesine göre, Kanunun, taşıyıcıya yüklediği sorumlulukların, önceden hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm sözleşme hükümleri geçersizdir. Buna göre, davalının, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı ve eşyanın ambalajı hususunda nezaret yükümlülüğü bulunduğu, işbu kargo taşımasında gönderenin yetersiz ambalajlamadan kaynaklı kusursuz sorumluluğuna ilişkin TTK 864. madde hükmünün uygulanamayacağı gözetilerek, ambalajın kargo taşımasına elverişli olup olmadığı hususunda taşıyıcı davalının nezaret yükümlülüğünü ihlal edip etmediğinin değerlendirilerek TTK 864/3. maddesi anlamında müterafık kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile sonuca varılması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de, dava açılmadan önce delil tespitine ilişkin değişik iş dosyasında davacı tarafından yapılan masrafların da yargılama giderlerinden sayılması gerektiği halde davacının bu talebi hakkında karar verilmemiş olması da doğru olmamış, hükmün bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2016/9813 E. , 2018/2379 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 116 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat