11. Hukuk Dairesi 2016/6674 E. , 2018/571 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/6674 E. , 2018/571 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/02/2016 tarih ve 2014/1023-2016/133 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında acentelik sözleşmesi olduğunu, davalı şirket tarafından acentelik sözleşmesinin tek taraflı olarak neden gösterilmeksizin fesih edildiğini, haksız fesihten sonra haksız uygulamaları gerçekleştirilen davalı şirket yöneticisinin görevine son verildiğini, davalının tekrar birlikte çalışma teklifinin sigorta sektörünün temeli olan güven ilkesi zedelendiğinden itibar edilmeyerek reddedildiğini, haksız fesih öncesinde müvekkili acenteliğin ekran giriş şifrelerinin bloke edilerek poliçe düzenleme ve iş yapma olanağını ortadan kaldıran davalı tarafın müvekkili firmayı zarara uğrattığını, vadesi gelmediğinden müşterilerden tahsilatların yapılamadığını, acentelik faaliyetinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getiren müvekkilinin davalıdan protokol gereği alacağının bulunduğunu ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL alacağın 15.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra talep sonucunu ıslah ederek 134.310,60 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında sigorta acentelik sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalı şirketin müvekkili şirket tarafından bir kısım sigorta branşlarında sigorta alanında işlem yapmaya ve primleri tahsile yetkili kılındığını, müvekkili şirket tarafından acentelik sözleşmesinin sözleşme hükümlerine dayanılarak fesih edildiğini, müvekkili şirketin borcunu cüz'i bir bakiye haricinde ödediğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı acentenin davalı ... şirketinden taraflar arasında gerçekleştirilen acentelik sözleşmesi ile protokol hükümleri uyarınca ek komisyon alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 134.310,60 TL alacağın davalıdan 17.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan ek komisyon bedelinin ödenmesi istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un 184. maddesine göre, hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.
Tahkikatın bittiğinin tefhiminden sonra, sözlü yargılama aşamasına geçileceği konusunda şüphe yoktur. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus, tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği celseden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir gün tayininin zorunlu olup olmadığı hususudur.
Sözlü yargılama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 186. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, 'Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.' hükmünü amirdir.
Bu maddede, taraflara davetiye çıkarılacağı belirtilmiş ise de, HMK'nin 184. maddesine uygun olarak, tarafların tamamının hazır olduğu yargılama sırasında, hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verip, tarafların bütün tahkikat hakkındaki açıklamalarını dinleyip, tahkikatı gerektiren bir hususun kalmadığını belirledikten sonra, yüzlerine karşı tahkikatın bittiğini tefhim etmişse, sözlü yargılama hakkında da görüşlerini sorması gerekir.
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için HMK'nın 186. maddesine uygun olarak duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesi gerekir.
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK'nın 186/2. maddesine göre son sözleri sorulur, son sözleri dinlendikten sonra, mahkeme hükmünü verir.
Somut uyuşmazlıkta taraf vekillerinin hazır olduğu 23.02.2016 tarihli duruşmada tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraf vekillerine söz verildikten sonra tahkikatın bitirildiği bildirilerek sözlü yargılamaya geçilmiş ve bu sefer de taraf vekillerinden son sözleri sorulmuştur. Davalı vekilinin son sözünde açıkça süre istemesine karşın bu talebi reddedilerek karar verilmiştir. Mahkemece, sözlü yargılama için duruşma günü belirlemesi gerekirken; yukarıdaki açıklanan yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının, şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/01/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞIOY

6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2. maddesi delaletiyle temyiz incelemesinde uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'nın 5236 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki 428/2. maddesi 'Usulü muhakemeye muhalefetten dolayı bir hükmün nakzolunabilmesi mahkemeye ait vezaifte usulü muhakemenin ihlal olunmasına ve işbu kusur ve hatanın lahik olan hükmü tağyir edecek derecede bulunmasına veya müddei, yahut müddeaaleyh tarafından usulü muhakemenin tağyir ve ihlal olunduğunu ispat edecek derecede itiraz olunup da mahkemede tetkik edilmemiş olmasına mütevakkıftır.' hükmünü içermektedir. Yerel mahkemece sözlü yargılama için duruşma günü belirlenip taraf vekillerine tefhim ve tebliğ edilmemiş olması, 6100 sayılı HMK'nın 186. maddesindeki usul hükmünün ihlali niteliğinde ise de, yukarda anılan kanun hükmü doğrultusunda, tek başına bozma sebebi olarak kabul edilemez.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin esasa yönelik temyiz nedenleri üzerinde durularak bu çerçevede yapılacak inceleme sonucunda bozma nedenleri ortaya çıktığı takdirde, usuli cihete ilişkin bu yönde de bozma nedeni oluşturulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan Daire çoğunluğunun münhasıran usul bozmasına katılmaya olanak görmüyorum.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön