11. Hukuk Dairesi 2016/6801 E. , 2018/482 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2016/6801 E. , 2018/482 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/03/2016 tarih ve 2015/199-2016/48 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin elektronik eşya, bilgisayar ve iletişim sektöründe dünya çapında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, APPLE ve IPAD markasının çok tanınmış bir marka haline geldiğini, bu markayı taşıyan cihazları taşıma ve korumak için piyasaya sürdüğü kılıflar bakımından 9. ve 18. sınıflarda 2011/53041 sayılı “SMART COVER” ibareli marka tescilinin bulunduğunu, bu markalı ürünlerin APPLE ve IPAD tanınmış markaları ile özdeşleştiğini, davalı tarafın kötüniyetli olarak 2011/57528 sayılı “SMART CASE” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, davalı adına tescilli “SMART CASE” markası ile müvekkilinin “SMART COVER” markasını karıştırılacak derecede benzer olduğunu, her iki markadaki ayırtedici unsurun “SMART” sözcüğü olduğunu, dolayısıyla markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğunu, davalının markasını taşıyan ürünlerin tüketiciler tarafından APPLE firması tarafından üretilmiş ürünler olduğunun düşünüleceğini ileri sürerek davalı adına tescilli “SMART CASE” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, kötüniyet iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; her iki tarafın markasının da 9. ve 18. sınıflarda tescilli ve sınıfların benzer mal ve hizmetlere ilişkin olduğu, tarafların marka tescilinde yer alan “SMART” sözcüğünün 'akıllı' anlamına geldiği, davacının markasındaki “COVER” sözcüğünün 'kapak, kılıf' ve davalının markasındaki “CASE” sözcüğünün 'çanta, kılıf' anlamına geldiği, esasen her iki tarafın marka tescil kapsamlarındaki 9. ve 18. sınıf emtia yönünden “SMART” sözcüğünün nitelik bildirmesi nedeniyle zayıf da olsa ayırtedici olduğu, “COVER” ve “CASE” sözcüklerinin tek başlarına ayırtedici olmadıkları, netice olarak taraf markalarının tescil kapsamları itibariyle benzer niteliklere sahip ürünleri içerdikleri ve benzer anlamları taşıdıkları, bundan dolayı tescilli oldukları sınıflarda davalı tarafa ait ürünleri gören ortalama tüketicilerin, bu ürünleri davacıdan gelen ürünler olarak algılayabileceği ya da aralarında işletmesel bir bağlantı olduğu hissine kapılabileceği, bu nedenle 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi gereğince ortalama tüketicilerin taraflara ait markaları ve işletmeleri ilişkilendirme ihtimali ile karıştırma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2011/57528 sayılı “SMART CASE” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı şekilde, her iki tarafın marka tescil kapsamlarındaki 9. ve 18. sınıf emtia yönünden “SMART” sözcüğünün nitelik bildirmesi nedeniyle zayıf da olsa ayırt edici olduğu, “COVER” ve “CASE” sözcüklerinin tek başlarına ayırt edici olmadıkları, bu sözcüklerin “SMART” ibaresiyle birlikte kullanıldığında benzer anlam taşıdıkları ve 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırma ihtimalinin doğabileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca markaların iltibas yaratıp yaratmadıklarının belirlenmesinde, markaların kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının alıcısı olan ortalama düzeydeki halk nezdinde karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığının da tespiti gereklidir. Bunun için de, işaretleri oluşturan harf, kelime, renk, şekil gibi asıl ve yardımcı unsurların değerlendirilmesi zorunludur. Ayrıca, bir markadaki asıl unsurun ayırt edici ve baskın unsurları unutulmaksızın markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin tümüne hakim olan görünüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajda aranması gereklidir.
Nitekim, davacıya ait “SMART COVER” markası ile davalıya ait “SMART CASE” markasının ortak ve asıl unsuru “SMART” ibaresi olup, bu ibarenin Türkçe karşılığının “akıllı” anlamına geldiği anlaşılmaktadır. “SMART” kelimesine eklenerek oluşturulan “SMART COVER” ibaresi nedeniyle davacının öncelik ve üstünlük iddiasına dayanabilmesi için asıl unsur olan “SMART” sözcüğünün ayırt edicilik gücünün yüksek olması, bir başka deyişle, ilgili sektörde sıkça kullanılmayan bir kelime olması gerekir. Bir ibarenin marka olarak ayırt edici niteliği arttıkça, karıştırılma ihtimali de artar. Oysa, söz konusu “SMART” ibaresi taraf markalarının ait olduğu sınıflar yönünden doğrudan tanımlayıcı olmamakla birlikte, taraf markalarının kullanıldıkları 9. ve 18. sınıflardaki ürünler bakımından münhasıran veya kök kelime olarak ayırt edici vasfı son derece zayıf ve ülkemizde de sıklıkla kullanılan ve tescil kapsamındaki malların yönelik olduğu ortalama tüketici kitlesince de anlamı bilinebilecek olan bir kelimedir. Bu itibarla 'Smart Case' ve 'Smart Cover' markaları bütün olarak karşılaştırıldığında tescilli oldukları mal ve hizmet sınıflarının bilinç düzeyi yüksek olan ortalama tüketici kitlesi nezdinde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas ihtimali bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, anılan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, ortalama tüketicilerin taraflara ait markaları ve işletmeleri ilişkilendirme ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön