11. Hukuk Dairesi 2019/444 E. , 2019/8053 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/01/2018 tarih ve 2017/330 E- 2018/60 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 29/11/2018 tarih ve 2018/1796 E- 2018/1258 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 05.06.2003 tarihinden beri Ankara’da yetkili doğal gaz dağıtım şirketi olduğunu, müvekkilinden önce dağıtımın davalı tarafından yapıldığını, serbest tüketicilerin ihtiyaç duydukları doğal gazı dilerlerse bulundukları illerdeki dağıtım şirketlerinden, dilerlerse toptan satış şirketi ve ithalatçı şirketlerden satın alabildiklerini, ancak doğal gaz kimden temin edilirse edilsin doğal gazın müşteriye o bölgede lisans sahibi olan doğal gaz dağıtım şirketinin şebekesi kullanılarak ulaştırıldığını, müvekkili bölgesinde 25 adet serbest tüketiciye doğal gaz arzının sağlandığı şebekenin 05.06.2003 tarihinde davalı tarafından müvekkili şirkete devredilmediğini, EGO Genel Müdürlüğü tarafından 11.03.2004 tarihinde hatların devri talebi ile yazı yazılmasına rağmen, davalı tarafından cevap verilmediğini, nihayet 01.02.2011 tarihinde müvekkili şirkete hattın devredildiğini, ancak davalının geç devir nedeniyle müvekkilinin taşıma gelirinden mahrum kalmasına neden olduğunu, davalı tarafından 25 adet tüketiciye ne miktarda doğal gaz taşındığının müvekkili tarafından bilinmediğinden taşıma bedelinin hesaplanamadığını, bu nedenle taşıma bedeli alacağı oluşan 05.06.2003 - 01.02.2011 tarihleri arasında davalı tarafından serbest tüketicilere taşınan doğal gaz miktarı bilgilerinin davalıdan celp edilerek toplam taşıma bedelinin hesaplanması gerektiğini ileri sürerek, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile şimdilik 2.000.000 TL'nin 11.03.2004 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilince ödeme talebinin reddedildiğini, bu işleme karşı idari yargıda dava açılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalının 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğu, kamu tüzel kişiliği niteliğinden kaynaklanan ve kamu gücü ayrıcalıklarını kullanarak tek taraflı olarak yürüttüğü faaliyetlerinden ortaya çıkan uyuşmazlıkların idari yargıda, günlük işlerle ve fertlerle münasebetten doğan uyuşmazlıkların ise adli yargıda çözümlenmesinin gerektiği, işbu davada talebin, davalı tarafından doğal gaz boru hatlarının geç devredilmesi nedeniyle 25 adet serbest tüketiciye taşınan doğal gaz miktarlarından doğan taşıma bedelinin tahsili isteminden kaynaklandığı, devir sürecinin, ticari faaliyetlere ilişkin olmadığı, lisans sahibinin devir alma hakkı ile BOTAŞ'ın devir yükümlülüğünün, yasal düzenlemeler ve mevzuat uyarınca, EPDK tarafından düzenlenen lisans ve mevzuat kapsamında idare hukuku alanında sonuç doğurduğu, davacının lisansından kaynaklanan bir hak kapsamında devir talebinde bulunduğu, davalının ise koşulların yerine getirilmediğini savunarak bu talebi reddettiği, dolayısıyla taraflar arasında özel hukuk ilişkisi bulunmadığı, kaldı ki, taraflar arasında çıkan ihtilaf nedeniyle Yüksek Planlama Kurulunca karar alındığı, bu kararın akabinde 01.02.2011 tarihli “Devir Protokolü'nün imzalanması karşısında anılan YPK kararının da değerlendirilmesi gerektiği, bu hususun da idari yargının görevi alanına girdiği gerekçesiyle davanın, HMK'nın 114/1 ve 115/1-2 maddeleri uyarınca yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkmesince, aynı gerekçe ile İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, doğal gaz boru hatlarının davacıya geç devredildiği iddiasıyla bu boru hatlarından, hatların devir edilmesi gereken tarih ile fiilen devredildiği tarih arasında taşınan doğal gaz taşıma bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK'nın 16/1. maddesinde ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 124. maddesine göre de kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketleri, ticaret şirketlerinin türleri olarak belirtilmiştir. Taraflar Özel Kanunlar ile kurulmuş özel hukuk hükümlerine göre idare edilen kamu kuruluşu olmaları yanında ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte, yaptıkları işler itibariyle de tacir sıfatını taşımakta olan anonim şirket tüzel kişiliğine haiz olup, tarafların iş ve işlemlerinin 6102 sayılı Kanun’a tabi olduğu açıktır. Bu açıklamalar uyarınca, somut uyuşmazlık yönünden adli yargının görevli olduğu gözetilip taraf delilleri toplanıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2019/444 E. , 2019/8053 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 75 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 57 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 45 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat