11. Hukuk Dairesi 2017/3964 E. , 2019/2535 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2017/3964 E. , 2019/2535 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 24/05/2017 tarih ve 2017/94-2017/192 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 02.04.2019 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. ... ve Av. Hakan Pekcanıtez ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğu “Bilka Bilgi Kaynak ve İletişim Sanayi ve Ticaret A.Ş.” ve bu şirketin sahibi bulunduğu “Turkcell İletişim Hiz. A.Ş.” unvanlı şirkete ait hisse senetlerinin değerlendirilmesi ile ilgili olarak davalı ... ile doğrudan ve/veya ...’ın ortağı ve/veya yönetim kurulu üyesi ve/veya temsilcisi olduğu veya karar aldırma etkinliğine sahip olduğu “Eden Ltd.”, “Action Ltd.”, “Ringold Ltd.”, “Global Menkul Değerler A.Ş.”, “Global Financial Products Ltd.”, “Boğaziçi Holding A.Ş.” unvanlı şirketler aracılığıyla ticari ilişkiye girdiğini, bu bağlamda davalının bir süre “Bilka Bilgi Kaynak İletişim San. ve Tic. A.Ş.” unvanlı şirket nezdinde yönetim kurulu üyesi sıfatıyla görev yapıp, organ ve/veya tek başına yetkili temsilci sıfatıyla şirket namına tasarruflarda bulunduğunu, anılan ticari ilişkiler sürecinde doğmuş borç-alacak hesapları ile ilgili olarak davalının müvekkiline (3.250.000) USD borçlu olduğu ve bu borcunu 31.03.2001 tarihinde ödeyeceği taahhüdünü içeren 15.08.2000 tarihli “Taahhütname” başlıklı belgeyi, şahitler huzurunda imzalayıp, tevdi ettiğini, borcun vadesinde ödenmemesi nedeniyle girişilen icra takibine vaki imzaya itirazın kaldırılması istemiyle açılan İstanbul 4.İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nde açılan davanın reddedilerek, %40 icra tazminatına mahkum edildiklerini, İcra Tetkik Mercii kararlarının taraflar arasında dahi kesin hüküm özelliği arzetmeyeceğini, kaldı ki, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, müvekkilinin davalıdan olan alacağının gerek temel ilişki, gerek buna dayanak vakıalar, gerekse borcu kanıtlayan taahhütname ile sabit olduğunu belirterek, (3.250.000) USD alacağın 31.03.2001 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ABD Doları olarak veya tahsil tarihindeki TL karşılığının davalıdan tahsiline, İcra Tetkik Mercii Hakimliği’nce verilen %40 icra inkar tazminatının tahsiline ilişkin hüküm kısmının infazının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacağın dayanağı olduğu iddia edilen “Taahhütname” başlıklı belgenin altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, ileri sürülen alacak iddiasının ticari ilişkiden kaynaklandığı iddia edildiğinden alacağın sair delillerle ispatının gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça 15.08.2000 tarihli taahhütname başlıklı ... imzalı adi yazılı belgeye dayalı alacak davası açılmış ise de, HUMK'nın 309/1 m. uyarınca senetteki imzanın iddia edilen kişiye ait olup olmadığı konusunda kanaat oluşmaması halinde senedin yazıldığını görenlerin tanıklığı ile iddianın ispat edilebileceği, bilirkişi raporları ile belgedeki imzanın davalıya ait olmadığının belirlendiği, taraflarca ibraz edilen kendi lehlerine alınmış özel raporlara içerikleri ve alınış şekilleri açısından itibar edilemeyeceği, davanın alacak davası olduğu, belgedeki ispat sınırına göre alacağın varlığı konusunda tanık dinlenemeyeceği, mahkemece anılan hüküm uyarınca davacının tanıkları dinlendiği gibi, tanıkların belgenin taraflar arasındaki borç tasfiyesine ilişkin olarak davalı tarafından imzalandığı beyanı ve davacının alacağın kaynağı olarak Bilka A.Ş. ortaklarına ait olan Turkcell hisselerinin halka arzının Newyork Borsasında Haziran 2000 tarihinde satışların yapılarak bedelin yabancılar tarafından davalı ...'a ödendiği halde kendilerine ödenmediği beyanı, bir kısım davacı tanıklarının 14.08.2000 tarihli ibraname hakkında bilgilerinin olmadığını belirtmesi ve diğer tanıkların 14.08.2000 tarihli ibraname ve 15.08.2000 tarihli taahhütnamenin aynı gün imzalandığı konusundaki çelişki ve davanın alacak davası olarak açılması karşısında tanık beyanlarına itibar edilmediği, dava konusu belgenin, imzaya itiraz edilmeksizin dava konusu edilmiş olsaydı dahi, belge içeriğine göre alacağın varlığı için esas ilişkinin incelenmesi gerekeceği, bu nedenlerle, davacının alacağının temelinin dayandığı ilişkiye ilişkin tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede alacağın varlığının ispatlanamadığı, davacı vekilinin SPK ve Türkcell'e yeniden yazı yazılması talebinin yazılan yazıya belge eklenmek suretiyle belge aslı talep edildiğinden yerinde olmadığı, davacı tarafa tahkikat aşamasına son verilmeden önce kullanmak istediği delili varsa beyanda bulunmak üzere mehil verilmesine rağmen başka delile dayanmadığı, alacağın varlığınının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı tarafından imzalanarak davacıya verildiği iddia edilen 15.08.2000 tarihli ''Taahhütname'' başlıklı belge kapsamında ödenmesi gereken 3.250.000 USD'nin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, mahkemece öncelikle İcra Tetkik Mercii tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesine göre taahütnamedeki imzanın davalının eli ürünü olmadığı, kararın kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, işbu red kararı Dairemizce İcra Tetkik Mercii kararının kesin hüküm teşkil etmediği, alınan raporun mahkemeyi bağlamadığı, HUMK'nun 308 ve 309. maddeleri uyarınca işlem yapılarak yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğine işaret olunarak bozulmuş, bozma ilamına uyularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi incelemesi ile imzanın basit tersimli olduğu, davalının elinden çıktığını gösterir nitelikte yeterli grafolojik bulgulara rastlanmadığı mütalaa edildiğinden HUMK'nun 309. maddesi uyarınca senedin yazıldığını ve imzalandığını gören davacı tanıklarının dinlenilmesine karar verilmiş, davacı tanıklarının “Taahütname” isimli belgedeki imzaların davalı tarafından atıldığını beyan etmelerine rağmen mahkemece tanık beyanlarına hangi nedenle itibar edilip edilmediği karar yerinde yeterince değerlendirilip tartışılmadan davacının davasını ispatlayamadığından bahisle reddine dair verilen karar yine Dairemizce belirtilen yönden bozulmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca somut uyuşmazlıkta, taahhütnamedeki imzanın davalının elinden çıktığını gösterir nitelikte grafolojik bulgulara rastlanılamadığından HUMK'nun 309. maddesi uyarınca senedin yazıldığını ve imzalandığını gören davacı tanıklarının dinlenilebileceği açık olup, bu husus davacı yararına usuli kazanılmış hak da oluşturmasına rağmen mahkemece tanıklar davanın esası hakkında dinletilecekmiş gibi değerlendirme yapılmasının doğru olmamasının yanı sıra, taahütnameye dayalı alacak istemine ilişkin işbu davada, gerekçede İİK'nın 68. maddesine dayalı açıklamalara yer verilmesi de doğru olmadığından, yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları da “Taahhütname'' isimli belgedeki imzanın kendi önlerinde, davalı tarafından atıldığını beyan ettiklerinden, belirtilen bu hususlar uyarınca bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken yanılgılı ve kendi içerisinde çelişkili gerekçelere dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenelerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön