11. Hukuk Dairesi 2017/773 E. , 2019/234 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/03/2015 tarih ve 2013/158-2015/203 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 08/01/2019 günü hazır bulunan davacılar vekili Av....ile davalı vekili... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç taksitlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi üzerine, 30.09.2009 tarihli borç tasfiye protokolü imzalanarak, müvekkili ... adına kayıtlı taşınmazın bankaya devir ve tapu tescili suretiyle borcun tasfiyesi için 18 ay süre ile vefa hakkı tanındığını, taşınmaz bankaya devredilmek suretiyle borç tasfiye edilmiş ise de, davacıların vefa hakkını kullanmak suretiyle yapmış oldukları başvuruların banka tarafından makul ve kabul edilebilir gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, 07.01.2011 tarihli ek sözleşme başlıklı protokol ile imzalanarak 30.03.2009 borç tasfiye protokolü gereğince, davacılara vefa hakkı tanınması şartıyla davalı bankaya devir ve adına tescil edilen taşınmazın tapudaki satış değeri 31/03/2009 - 30/09/2010 tarihleri arasında %18 oranında 01.10.2010-30.09.2011 tarihleri arasında %11 oranında faiz işletilmesi ile elde edilen toplam 4.500.822,07 TL'nin muhtelif tarih ve taksitler halinde davalıya ödenmesi şartıyla taşınmazın müvekkiline veya gösterecekleri 3. kişilere devredileceğinin kabul edildiğini, bankanın borçlar ödenmeye başlandığında yapılan tüm satış tekliflerini reddettiğini, taşınmazın satış ve devrine ilişkin hükmü yerine getirmediğini, daha sonra taşınmazın bir başka kişiye devredildiğini ve ödenen taksitlerin de banka tarafından irad kaydedildiğini, ek sözleşmenin şekil şartına uygun yapılmadığını ileri sürerek, davalı bankaya ödenen 550.675,20 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere bankalar tarafından uygulanan en yüksek kredi faizi yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların toplam borçlarının taşınmazın davalı banka adına tescil edilmesi ile tasfiye edildiği iddialarının gerçek dışı olduğu, davacıların davalı bankaya getirdikleri hiçbir müşterinin, tüm sözleşme borcunu kapatacak bedelde ciddi bir öneri sunmadığını, davacıların davalı banka ile akdetmiş oldukları borç tasfiye protokolü içeriğindeki vefa hakkının şeklen geçersizliğini iddia etmelerinin MK 2.maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, gerek genel kredi sözleşmesi gerek 30/09/2009 tarihli borç tasfiye protokolü ile gerekse 07/01/2011 tarihli ek sözleşmelerin hükümleri doğrultusunda, davacı tarafça anılan sözleşme ve protokol hükümlerine uyulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davacılar, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine yapılan borç tasfiye protokolü ve ek sözleşme kapsamında kendilerine vefa hakkı tanındığını, bu hakkın davalı banka tarafından kullandırılmadığını ve ek sözleşme kapsamında davalıya ödenen bedelin cezai şart olarak kabul edilerek kendilerine iade edilmediğini, gerek protokolün gerekse ek sözleşmenin ve dolayısıyla ek sözleşmede yer alan cezai şart hükmünün resmi şekil şartına uyulmaması sebebiyle geçersiz olduğunu iddia ederek, bu bedelin iadesini talep etmiştir. Davalı banka ise, protokol ve ek sözleşme gereğinin davacılar tarafından yerine getirilmediğini, ek sözleşmenin 3. maddesi gereğince ödenen bedelin cezai şart olarak irat kaydedildiğini savunmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 30.09.2009 tarihli sözleşme ile 07.01.2011 tarihli ek sözleşme, davacılardan ...'ye ait taşınmaz üzerinde davacılar lehine vefa hakkı tanınmasına ve buna ilişkin koşullara ilişkin hükümler içermekte olup, sözleşme tarihlerinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 213. maddesinde yer alan ''Gayrimenkul bey'i muteber olmak için resmî senede raptedilmek şarttır. Gayrimenkule dair beyi vadi ve bey'i bilvefa ve istimlâk mukavelesi resmî senede raptedilmedikçe muteber değildir. Mukaveleden mütevellit şuf'a hakkı için tahrirî şekil kâfidir.'' hükmü de nazara alınarak sözleşmelerin şekil şartı yönünden değerlendirilmesi gerekirken, gerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekse karar yerinde bu hususta bir değerlendirme yapılmaması doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2017/773 E. , 2019/234 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 101 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat