11. Hukuk Dairesi 2019/1129 E. , 2019/7709 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2019/1129 E. , 2019/7709 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/11/2017 tarih ve 2017/598 E- 2017/929 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 20/12/2018 tarih ve 2018/1214 E- 2018/1395 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacı ... Kara, oğlu davalı ... ve anneleri ...’in babasının 09/11/2010 tarihinde vefatı üzerine mirasçıları olarak dava dışı şirketteki % 50 hisseyi miras payları oranında elde ettiklerini, şirkette % 50 paylı ortak davalı ... ve diğer aile bireylerinin müvekkilinin şirketteki hissesini abisi...’e devretmesi konusunda baskı yaparak yönlendirdiklerini, babasının vefatından sonra müvekkilinin ruh sağlığının bozulduğunu, 11/05/2011 tarihinde yapılan limited şirket hisse devir sözleşmesinin müvekkilinin hiffetinden yararlanılarak hileli olarak kurulduğunu, şirketin marka değeri, aktifleri ve eldeki gayrimenkullerin değerinin eksik hesaplandığını, sözleşmede hisse değerinin nominal değer olarak gösterilip esas değer dikkate alınmayarak müvekkilinin aldatılıp gerçek hakkından yoksun bırakıldığını ve ayrıca devir sözleşmesi gereği müvekkiline ödeme yapılmadığını ileri sürerek hukuka aykırı olarak kurulan hisse devir sözleşmesinin feshine, müvekkilinin şirketteki miras hakkının esas bedelinin tespit edilerek 270.000,00 TL ödeme dışındaki bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacının senelerdir ticaret işiyle iştigal ettiğini, bu nedenle ticari işletmenin aktifini ve pasifini, genel durumunu çok iyi biçimde bilecek durumda olduğunu, hisse devir sözleşmesinde devir bedelini nakden ve tamamen aldığını kabul ettiğini, 11/09/2011 tarihli tutanakta taşınmazların paylaşımı ve diğer mirasın temliki işlemleriyle ilgili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; iptali istenen sözleşmenin tarafı olmadığını, davacıya baskı yapıldığı şeklindeki soyut iddiaların kabul edilebilir olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, hisse devir sözleşmesinin davalıların hilesi sonucunda akdedildiğinin veya devir bedelinin belirlenmesinde hile kullanıldığının ispat edilemediğini, şirketin öz varlık değeri itibariyle davacının hisse değerinin 2.177.677,14 TL olacağı, sırf devir bedelinin düşük olması sebebiyle sözleşmenin iptalini gerektirici bir hukuki sebep de bulunmadığından hileye dayalı sözleşmenin feshi talebinin yerinde görülmediği, 11/05/2011 tarihli Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesinde devir bedelinin tamamen ödendiğine dair yazılı belgenin aksinin davacı tarafından HMK’nın 200. maddesi gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiği halde davacı yanca yazılı delil sunulmadığı, dava dilekçesinde davacının yemin deliline de açıkça dayanmadığından 270.000,00 TL’nin üzerindeki bakiye hisse devir bedelinin ödenmediğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; davalıların hileli hareketleri sebebiyle sözleşme kurulurken davalının iradesinin fesada uğratıldığının ispat edilmediği, hisselerin gerçek değeri ile sözleşmedeki bedel arasındaki farkın tek başına davacının hileli hareketlerle iradesinin fesada uğratıldığını ispatlamadığı, sözleşme bedelinin nakden alındığına ilişkin beyanın aksinin davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, senede karşı senetle ispat kuralları uyarınca ve davacı tarafından 11.09.2011 tarihli davalılar Ahmet Miraç ve Ahmet'ten alınan belgenin ileri sürülen iddiayı muhtemel gösteren nitelikteki belge olmadığından İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02.12.2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön