11. Hukuk Dairesi 2020/840 E. , 2020/5116 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2020/840 E. , 2020/5116 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.05.2018 tarih ve 2018/102 E- 2018/322 K. sayılı kararın davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.09.2019 tarih ve 2018/1507 E. - 2019/1096 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ise de UYAP sistemi üzerinden 21.02.2020 tarihinde davalı şirket vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak, dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin temsilciler vasıtasıyla yıllık kâr payı verileceği ve istendiğinde yatırılan paranın geri ödeneceği vaadi ile davacıyı yanıltmak suretiyle müvekkilinden para aldığını, paranın iadesi için defalarca başvuruda bulunmasına rağmen davalıların para iadesinde bulunmadıklarını, SPK tarafından hazırlanan raporlarda davalı şirketin faaliyetlerinin kanunlara aykırı olduğunun tespit edildiğini, alınan senet ve ortaklık durum belgeleri ile şirket ortağı olunamayacağını, davalı faaliyetinin bankalar kanununa da uygun olmadığını ileri sürerek davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklığın bulunmadığının tespitini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 47.345,00 DEM karşılığı 24.205,20 Euro'nun davalılardan tahsili ile birlikte müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının davalı şirkete 24.843,00 Euro ödeme yaptığı, davalı şirketin yaptığı toplam 615,00 Euro'luk ödemenin mahsubu sonucu davacının 24.205,20 Euro alacağı kaldığı gerekçesiyle davacının davalı ...Ş.'nin şirket ortağı olmadığının tespitine, açılan davanın kısmen kabulü ile 24.205,20 Euro'nun Türk Borçlar Kanunu'nun 99. maddesi gereğince fiili ödeme günündeki Merkez Bankasınca belirlenen efektif satış kuru karşılığı üzerinden Türk parası ile ödenmesi kaydıyla 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarından birinin bir yıl vadeli Euro mevduat hesabına ödediği 02.10.2014 tarihinden itibaren döviz faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine, BAM istinaf talebinin kabulüne ilk derece mahkemesi kararının davalı şirket yönünden kaldırılmasına, davacı tarafın şirket ortağı olmadığının tespitine, alacak davasının kısmen kabulü ile 21.605,00 Euro'nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek döviz faizi ile birlikte (ilk derece mahkemesinin ... hakkında hükmettiği tutar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere müteselsilen) davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiştir.
Davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de, yapılan ilk incelemesinde davacı tarafça toplam 24.205,20 Euro’nun faiziyle tahsili talep edilmiş olup, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile bu meblağın davalılardan tahsiline karar verilmiş, işbu karara karşı davalı ...Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olmakla, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 21.605,00 Euro’nun davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Buna göre; kararda belirtilen meblağın temyiz sınırının altında kaldığı ve dava tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanan miktarı itibari ile kesin olduğu anlaşılmakta olup temyiz kabiliyeti bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'nun 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 17.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön