11. Hukuk Dairesi 2019/5285 E. , 2020/3223 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 23/05/2019 tarih ve 2019/13-2019/228 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesinin davalı müflis Banka vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalılardan ...'in müvekkili şirketin ortağı ve şirket müdürü olduğunu, diğer davalının ise, müvekkili şirketin hesabının bulunduğu banka olduğunu, şirketin hesabında iki müdür tarafından müşterek imza ile işlem yapılabildiğini, ancak banka hesap hareketleri ile şirket kayıtları karşılaştırıldığında farklılık olduğunun görüldüğünü ve bankadan çekilen paraların nasıl çekildiğinin tespit edildiğini, buna göre 07/03/2012 tarihinde 825,00 TL, 23/05/2012 tarihinde 5.980,00 TL ve 07/03/2012 tarihinde 1.625,00 TL olmak üzere toplam 8.430,00 TL'nin tek imza ile hesaptan ... tarafından çekildiğinin ve bu paraların şirket kayıtlarına girmediğinin tespit edildiğini, banka kayıtlarında hesabın müşterek olduğunun açık olduğunu, bu paraların çekilmesi ile davalı ...'in sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek toplam 8.430,00 TL'nin çekildiği tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı müflis Banka vekili; açılan davanın banka yönünden haksız olduğunu, yetkisiz temsille ödendiği iddia edilen paraların şirket adına ödendiğini, ödeme işlemi esnasında diğer yetkili kişinin davalı banka tarafından sehven dekontta imzasının alınmamasının bu sonucu değiştirmediğini, banka personeli ile kurulmuş güvene dayalı ilişki nedeniyle daha önceki müdürün de tek başına para çektiğini, bunun taraflar arasında uygulama haline geldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; davacı şirketinin % 50 oranında hissedarı iken ortaklıktan ayrıldığını, ortak oldukları süre içerisinde davacı ile aralarında hesap görme işini halledemediklerini, şirketten dolayı kendisinin yaptığı bazı masrafları davacının ödemek istemediğini, aralarında bu konuları konuştuklarında kendisine ortak hesaplarından para çekebileceğini söylediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ... yönünden mahkemece bozmadan önce davanın kabulüne karar verilp bu hüküm anılan davalı yönünden kesinleştiği gerekçesiyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı banka yönünden ise; taraflar arasında mevduat hesabı açılırken yapılan anlaşmaya göre, davacı şirketin hesabından para çekilebilmesi için şirketi temsile yetkili 2 müdürün de imzasının bulunması gerekmekte iken 07.03.2012-23.05.2012-18.07.2012 tarihlerinde çekilen ve dava konusu olan paraların sadece davalı ... imzasıyla çekilmiş olduğu, davalı bankanın müşterilerinden aldığı mevduatı özenle saklamak zorunda olduğu, usulsüz şekilde yetkisiz kişiye yaptığı ödeme nedeniyle mevduat sahibine karşı sorumlu olduğu, Bankacılık Kanunu'nun 61. maddesi uyarınca davalı bankanın kendisine teslim edilen mevduatı geri ödemekten hiçbir şekilde kaçınamayacağı gerekçesiyle davalı banka yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı müflis Banka vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, mevduat hesabında bulunan davacı şirkete ait paranın, davalı banka tarafından tek başına para çekmeye yetkisi bulunmayan davacı şirket temsilcisine ödendiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece verilen 27.12.2016 tarihli karar Dairemizin 03.12.2018 tarih ve 2017/2081 E. - 2018/7587 K. sayılı ilamı ile “…Ancak, hükümden sonra, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.11.2017 tarih ve 2017/41 Esas sayılı kararı ile davalı bankanın iflasına karar verilmiştir. Bu itibarla, davalı Banka hakkındaki davanın, iflas memurlarına tebligat yapılması suretiyle kayıt kabul davası olarak görülmesi gerekirken, esasa ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiş, re'sen bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de bozma gereğince davanın kayıt kabul davası olarak sürdürülmediği anlaşılmıştır. Bu itibarla mahkemece, uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, davalı banka hakkındaki davanın, kayıt kabul davası olarak görülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 25/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2019/5285 E. , 2020/3223 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat