11. Hukuk Dairesi 2019/4797 E. , 2020/2875 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.12.2017 tarih ve 2017/111-2017/846 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin kendi aracı ile davalının ana yüklenicisi olduğu Zorlu Center Projesi kapsamında çalışan personellerin taşımacılığını yaptığını, davalı ile dava dışı diğer borçlunun müvekkilinin hizmet bedellerini ödemediklerini, bunun üzerine İstanbul 25. İcra Müdürlüğü'nün 2014/31115 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine bu borçlu yönünden takibin durduğunu, itirazın haksız olup diğer borçlu ile muvazaalı şekilde hareket edilerek diğer borçlu şirket içinin boşaltıldığını, tarafların talebi nedeniyle icra takibine dayanak faturaların dava dışı diğer borçlu adına düzenlendiğini ileri sürerek anılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamını, alacağın %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yetki itirazında bulunarak icra dairesinin yetkisiz olduğunu, davacı ile aralarında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, dava dışı şirket çalışanlarına yapılan ödemelerin sözleşme kapsamında mevzuat çerçevesinde hakedişlerden kesinti yapılarak ödendiğini, muvazaanın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;taraflar arasında yetki sözleşmesinin bulunmadığı, davalı defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi uyarınca taraflar arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, 2003 sayılı İİK 50/1. maddesinin yaptığı atıf gereğince 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesine göre, genel yetkili mahkemenin davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davalı şirketin takip tarihindeki yerleşim yerinin Ankara olduğu, yetkili icra dairesinin Ankara İcra Dairesi olduğu, İstanbul İcra Dairelerinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece, icra dairesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, dava konusu icra takibinde davalının, dava dışı Mapet İnş. Taah. A.Ş’nin yanında borçlu olarak icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollamasıyla olaya uygulancak 6100 sayılı HMK’nın 7/1. maddesinin birinci cümlesi uyarınca; birden fazla davalının bulunması halinde bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabilecektir. Aynı maddenin 2. fıkrası ise davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı vereceği hükmünü haizdir.
Somut olayda davalının yerleşim yeri Ankara olmakla beraber davalı yanında icra takibinde borçlu olan diğer şirketin yerleşim yerinin İstanbul olduğu, 6100 sayılı HMK’nın yukarıda anılan 7/2 maddesi kapsamında davacının, icra takibini davalıyı sırf kendi yerleşim yerindekinden başka bir icra dairesine getirmek amacıyla ikame ettiğine dair kötüniyetinin davalı tarafından iddia ve ispat edilemediği anlaşılmakla mahkemece, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollamasıyla olaya uygulancak 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi uyarınca, dava konusu icra takibinin yetkili icra dairesinde ikame edildiğinin kabulüyle işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dava konusu icra dairesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2019/4797 E. , 2020/2875 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 2 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat