11. Hukuk Dairesi 2020/4843 E. , 2020/5636 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2020/4843 E. , 2020/5636 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 27.12.2018 tarih ve 2017/559-2018/1244 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 01.12.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı şirket yetkilisi ... ile davalı şirket vekili ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 27.09.2002 tarihli protokol kapsamında davacı şirkete 23.10.2027 tarihine kadar intifa hakkı verildiğini, Rekabet Kurumu'nun düzenlemeleri çerçevesinde intifa hakkının 18.09.2010 tarihinde sona erdiğini, davalının sözleşmenin geçersiz kılındığı 18.09.2010 ile 23.10.2027 tarihleri arası dönem için sebepsiz zenginleştiğini, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca kalıcı teknik yatırım olarak ödenen bedelin alım gücünün, ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılarak iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek 492.753,00 TL'nin 12.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sebepsiz zenginleşmenin doğduğunu iddia ettiği 18.09.2010 tarihinden itibaren eski BK‘nın 66. maddesine göre davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, davacının aynı konuda daha önce açtığı davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddedildiğini, davacının bu davadan sonra BK’nın 137. maddesi gereği dava açma süresinin zamanaşımına uğradığını, davacının protokole göre taleplerini açıklaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen intifa hakkı sözleşmesinin 18.09.2010 tarihinde sonlandığı, bu itibarla bozma ilamında işaret edildiği gibi davacı tarafından taşınmaza yapılan sabit yatırımlara ilişkin aldırılan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu uyarınca, kalıcı/sabit yatırımların zamanla deforme olduğu ve yenilendiği, taşınmaza değer katmadığı, ayrıca davalı yararına fayda sağlamadığı, davacı tarafından taşınmaza yapılan sabit yatırımlara yönelik davalıdan talep edilebilecek bir bedel bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın sabit yatırımlara ilişkin isteminin reddine, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen yönlerden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.
Mahkemece bozma ilamı ile kurulan ilk hükmün ortadan kalkacağı gözetilerek ve bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında, mahkemece daha önce verilen ve bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiği ve lehine olan taraf bakımından usuli müktesep hak teşkil ettiği nazara alınarak hüküm tesisi gerekmektedir. Bu nedenle HMK’nın. 297-298.madde hükümlerine uygun ve infazda tereddüte yer vermeyecek şekilde bir hüküm kurulması gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak yazılı şekilde “… Mahkememizce 29.05.2014 tarih ve 2012/130 E- 2014/145 Karar sayılı kararı ile verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen yönlerden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ”şeklinde eksik hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bendde yer alan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön