11. Hukuk Dairesi 2020/515 E. , 2020/4795 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2020/515 E. , 2020/4795 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.03.2018 tarih ve 2017/107 E- 2018/336 K. sayılı kararın asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.11.2019 tarih ve 2018/1191 E- 2019/1596 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü
Asıl davada davacı vekili, davacının 1.500 pay adedi karşılığı 75.000,00 TL sermaye ile davalı şirket hissedarı ve ortağı olduğunu, davacının şirket yöneticisi olduğu süre içinde şirketin sürekli kâr ettiğini, yönetimin diğer ortaklara geçmesiyle şirket malvarlığının azaltıldığını ve zarar sürecinin başladığını, 31.12.2014 tarihli cari kasada 2.109.828,03 TL nakit para bulunduğu belirtilmişse de belirtilen tutarın banka hesabında nakit olarak bulunup bulunmadığı hususunda bilgi ve kayıtlar istenmişse de verilmediğini, 2015 yılından dava tarihine kadar herhangi bir kâr dağıtımı yapılmadığını ileri sürerek 2012 yılından dava tarihine kadar davacıya ödenmesi gereken kâr payının belirlenmesi ve davacıya ödenmesine karar verilmesini, birleşen davanın ise reddini istemiştir.
Davalı vekili, iddiaların gerçek dışı olduğunu savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise davalıdan olan 433.610,41 TL'lik alacağı nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, konularının ve yargılama usullerinin farklı olduğu gerekçesiyle birleştirilen dosyasının tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiği, davalı şirket esas sözleşmesinin 12. maddesinde net dönem kârından her yıl %5 kanuni yedek akçe ayrılacağı ve kalan miktarın %5'nin kâr payı olarak dağıtılacağı, geri kalan kısmının ise genel kurulun tespit edeceği şekil ve surette dağıtacağının kararlaştırıldığı, 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında ve dava açıldıktan sonra yapılan olağan genel kurul toplantılarında kâr payının dağıtılmaması yönünde kararlar alındığı, davacının bu kararların iptali yoluna başvurularak kâr payı dağıtılmasının sağlanabileceği, davalı şirket tarafından kâr payı dağıtılması yolunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın ise bu davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, yargılamaya birleşen dosya açısından bu esas üzerinden devamına karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili istinaf etmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının esasen birleştirmenin hukuka aykırı olduğunu öne sürdüğünü, ancak birleştirilen dosyanın ayrılmasına karar verilmesini de istinaf ettiğini, HMK'nın 167. maddesine göre mahkemenin birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceğini, mahkeme esasen birleştirmenin yerinde olmadığını kabul ettiği için dosyaların ayrılmasına karar verdiği, ayrılan dosya açısından yargılama sürdüğü için hak kaybı olmadığı, şirket genel kurulunun münhasır yetkisine giren bir yetkinin mahkeme kararıyla aşılmasının hukuken geçerli olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 05/11/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön