11. Hukuk Dairesi 2020/815 E. , 2020/4606 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2020/815 E. , 2020/4606 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 28.03.2018 tarih ve 2017/287 E. - 2018/230 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.11.2019 tarih ve 2018/1799 E. - 2019/1346 K. sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ise de 21.02.2020 tarihinde davalılar vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketçe istediği an iade ve kar vaadi ile ortaklık durum belgesi ve tahsilat makbuzu ibareli belge karşılığında müvekkilinden para alındığını, davacının defalarca parasını geri istemesine rağmen ödeme yapılmadığını, davalıların hukuka aykırı faaliyetleri sebebiyle yargılandıklarını ileri sürerek, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla ödenen 73.872 DM karşılığı 37.771 Euro'nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının hisse senetleri karşılığında ödemeyi davalı şirkete değil akidine yaptığını, davacının ortaklıklığının geçerli ve hukuki olduğunu, davacının yedinde halen hisse senetlerinin bulunması taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin göstergesi olduğunu, davacının davalı şirket tarafından hileye düşürüldüğü iddiasını ispat etmek zorunda olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın hak düşürücü süre ve zamanaşımı def'inin yerinde olmadığı, davadan önce temerrütün gerçekleşmediği, davalı şirketin davacıdan toplam 37.771,00 Euro tahsil edildiği, bu miktardan toplam 5.651,00 Euro miktarlı davacıya yapılan ödemelerin mahsubu gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 32.120,00 Euro'nun 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarından birinin bir yıl vadeli Euro mevduat hesabına ödediği 14/04/2017 tarihinden itibaren döviz faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının ayrı ayrı kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirket ortağı olmadığının tespitine, 24.508 Euro'nun 05/02/1997 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek döviz faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle kararın re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, 02.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön