11. Hukuk Dairesi 2020/2434 E. , 2020/4324 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2020/2434 E. , 2020/4324 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.11.2016 tarih ve 2011/546 E. - 2016/574 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 13.07.2018 tarih ve 2017/3778 E- 2018/1638 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların 2006 yılından bu yana davalı banka ile çalıştığını, davacının kendi talimatı olmadığı halde ve hesaplarında nakit para bulunmasına rağmen davalı bankanın davacı şirkete krediler kullandırdığını, kullanılan kredilerde sahte havale talimat ve nakit çekim ile 3. kişilere bu kredilerden ödeme yapıldığının tespit edildiğini, davacının bu talimatlarda imzası bulunmadığını, bu talimatların davacıyı zarara uğrattığı, davanın bu işlemlerle hesaplarının boşaltıldığını düşündüğünü, bu nedenlerle davacıların davalı bankadan 03.02.2010 tarih ve 680.000,00 TL meblağlı krediden başka kredi kullanmadığının tespiti ile İstanbul 10. İcra Müdürlüğü 2011/2022 sayılı dosyasında 215.479,36 TL borçlu olmadığının tespitine ve davacıların hesaplarından faiz, BSMV ve sair haksız kesilen 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile iadesine, davacı hesaplarından haksız çekilen nakit ve havaleler nedeniyle 84.520,64 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı borçlular ile davalı banka arasında imzalanan 02.01.2008, 27.10.2009, ve 02.02.2010 tarihli genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerin vadelerinde ödenmemesi üzerine 15.03.2011 tarihli ve 06.05.2011 tarihli ihtarnameler ile hesapların kat edilerek alacağın muaccel hale geldiğini, davacılar hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davacıların taşınmazların satışından bir gün önce bankaya müracaat ederek alacağın tasfiyesine yönelik bir protokol imzaladıklarını, davacıların protokolde banka alacağının 880.000,00 TL olduğunu kabul edip davalı bankayı ibra ettiklerini kabul ettiklerini, davalı banka ile dava dışı 3. şahıs tarafından protokol hükümleri yerine getirilmesine rağmen davacıların edimlerini yerine getirmemeleri nedeniyle banka alacağının tasfiye edilmediğini, davacıların dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davacı tarafça kullandırılan bir kısım kredilerden kim olduğu bilinmeyen şahıslarca gönderilen faks talimatlarına istinaden kredi kullandırıldığını ve bu kredilerden şirkete ait imzaların bulunmadığı iddia edilmişse de, söz konusu kullanılan kredilerin banka kayıtlarına göre davacı şirket hesaplarına aktarıldığı ve buradan davacı şirket yetkililerinin işlemleri ile başka bazı hesaplara aktarıldığı, bir kısmının bizzat hesap sahibi şirket yetkilisi tarafından çekildiği, bir kısmının yine davacı şirket yetkilisinin eşi olan ve aynı zamanda davacı şirketin muhasebe müdürü olan ...tarafından çekildiği ya da havale edildiği, davacı şirket ile davalı banka arasında yapılan kredi sözleşmeleri uyarınca 19.12.2006 tarihinden 07.09.2010 tarihleri arasında yaklaşık 4 yıl süre ile ilgili hesaplardan işlem yapıldığı, işlemlerin pek çoğunun bizzat davacı şirket yetkilisi ve yine şirket müdürü olup aynı zamanda şirket yetkilisinin eşi olan ...tarafından yapıldığı, taraflar arasında akdedilen bankacılık sözleşmeleri uyarınca davacı tarafça gönderilen faksa ilişkin taleplerle işlem yapılabileceğinin düzenlendiği ve üçer aylık sürelerle hesap ekstresinin davacıya tebliğ edildiği, yine davacı banka tarafından başlatılan icra takibi sonrası taraflar arasında düzenlenen protokol hükümleri dikkate alındığında, davacının, şirketine kullandırılan kredileri bildiği, 4 yıllık süre içerisinde bizzat şirket yetkilisi Mehmet Mihdi Ensari ve şirket yetkilisinin eşi olan ve aynı zamanda şirket müdürü olan ...tarafından işlemlerin yapıldığı, davacı şirket ve davacı şahıs ile banka arasında düzenlenen protokol göz önüne alındığında, yapılan işlemlerin davacının bilgisi ve onayı dahilinde olduğu, mahkemece hesaplatılan bilirkişi raporuna göre davalı bankanın icra takibinde talep ettiği miktardan daha fazla alacaklı olduğu, bu hususun akdedilen protokolle de sabit olduğu, yine davacı tarafça banka yetkilileri hakkında şikayetçi olmuş ise de, işlemleri gerçekleştiren eşi ve şirketin diğer çalışanları hakkında herhangi bir suç duyurusunda da bulunmadığı, dolayısıyla da bu yapılan şikayetin de borçtan kurtulmaya yönelik bir şikayet olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili istinafa başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre; davacıların davalı bankanın usulsüz işlemler yaparak davacı şirkete krediler kullandırdığını, hesaptan havale ve ödemeler yaptığını ileri sürdüğü, davacıların yapıldığını ileri sürdüğü bu işlemlerin 19.12.2006 tarihinden 07.09.2010 tarihine kadar yaklaşık 4 yıl süre ile yapıldığı, yapılan bu işlemlerin çoğunun davacı şirket yetkilisi ile şirket müdürünün ve aynı zamanda yetkilisinin eşi olan ...tarafından yapıldığının anlaşıldığı, davacının bu kadar uzun süreli yapılan işlemlerden bilgisi olmadığını ileri sürmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi basiretli tacir davranışına da uygun olmadığı, öte yandan davacı taraf takip başladıktan sonra 23.11.2011 tarihli protokolle borcunun 880.000,00 TL olduğunu kabul ettiği ve protokolün 1.maddesinde davacıların protokolden sonra her ne ad nam altında olursa olsun bankadan gayrikabil rücu olmak üzere talepte bulunmayacaklarının hüküm altına alındığı, yine davacı şirket tarafından işlemleri yapan şirket çalışanları hakkında da herhangi bir yasal girişimde bulunulmadığı dosya içeriğinde sabit olduğu, banka çalışanları hakkında yapılan suç duyurusu sonucunda da takipsizlik kararı verildiği, tüm bu hususlar gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde olmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 18,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 21.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön