11. Hukuk Dairesi 2020/148 E. , 2020/4063 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/04/2017 tarih ve 2013/54 E- 2017/94 K. sayılı kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 25/11/2019 tarih ve 2017/3313 E- 2019/2623 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 1990 yılından günümüze kadar ıslak hacim alanlarında (wc, soyunma odaları, duşlar, vs.,) kullanılmak üzere kapı kulpları, kapı kilitleri, menteşeler, kapı askıları, kabin ayakları, vs, çeşit ve modellerde aksesuarlar ürettiklerini, müvekkilinin'‘SANDER” markasını 08.08.2000 tarihinde tescil başvurusunda bulunarak '09 - 19 - 20.' sınıflarda 09.05.2002 tarihinde ve 2000/16504 sayısıyla tescil ettirdiğini, bu markanın tanınmış marka haline geldiğini, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2006/ 296 E.- 2011/55 K. sayılı dosyasında Sander Yapı Elemanları Ltd. Şti’ye karşı markanın hükümsüzlüğü davası açıldığını ve Dairemizin 2011/13645 E.ve 2012/21596 K. sayılı kararı ile söz konusu ilamın onanarak kesinleştiğini, bunun üzerine mahkeme kararı ile hükümsüz kılınan dava dışı şirket markasının, davalı ...'a devredildiğini, akabinde hemen Sander Orman Ürünleri ve Metal San. Tic. Ltd. Şti. ve Sander Mimarlık Taah San. ve Dis Tic. Ltd. Şti’nin kurulduğunu ve bu şirketin kullanımına tahsis edilmek üzere yine davalı ... adına iki yeni marka tescili yapıldığını, bu markaların ise yine davacı markasıyla hemen hemen aynı ve karışıklığa yol acar nitelikte markalardan olduğunu, bunlardan birinin 06 ve 11. sınıflarda tescilli “SANDER AKSESUAR”; diğerinin ise yine 6 ve 11. sınıflarda tescilli “SANDER KABİN' markaları olduğunu, 2013/38668 sayılı soruşturma dosyasında şikayette bulunulduklarını, 2 ve 3 numaralı davalıların adreslerinde arama yapılarak taklit ürünlere ve markalı kutulara el konulduğunu, dava konusu markaların müvekkili markasıyla benzerliği ve kötüniyetli tescil nedeniyle 2011/38216 nolu “SANDER AKSESUAR' ve 2011/38217 nolu “SANDER KABIN” markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; müvekkili şirket ...nin “SANDER AKSESUAR” markasını kullandığını ve bu markanın müvekkili... VARDAR adına 06.05.2011 tarihinden itibaren Türk Patent nezdinde tescil edildiğini, 30.10.2012 tarihinde müvekkili şirket Sander Orman Ürünleri ve Metal San. Tic. Ltd. Şti. şirket yetkilisi ile 'SANDER AKSESUAR 'markasının sahibi olan müvekkil... Vardar arasında marka lisans sözleşmesi imzalandığını, marka lisans sözleşmelerine uygun bir şekilde hareket edilerek üretim yapıldığını, diğer müvekkili şirket Sander Mimarlık Taahhüt San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. şirketinin ise 'SANDER KABİN' markasını kullandığını ve bunun dahi müvekkili... Vardar adına tescilli olup, Sander Mimarlık Taahhüt San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. şirket yetkilisi ... ile anılan markanın kullanımı hususunda marka lisans sözleşmesi imzalandığını ve kullanımın bu çerçevede gerçekleştiğini, davacı tarafın işbu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, müvekkiline ait 'SANDER KABİN' ve 'SANDER AKSESUAR' markalarının davacının markası ile karıştırılma ihtimali bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalı markalarının esas unsuru alan SANDER ibaresinin ayniyet derecesinde benzer olduğu, davacı markasının tescil edildiği 19. emtia sınıfındaki “ahşaptan veya plastikten mamul kapılar ve pencereler, kapı ve pencere kasaları, güneşlikler (dış mekânlar içini) jaluziler, kepenkler” ile davalı markalarının tescil edilmiş olduğu 6. emtia sınıfındaki “metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları ” arasında iltibasa yol açacak nitelikte benzerlik bulunduğu, davacı ve davalı markalarının fiilen birbirine çok benzer ürünler üzerinde kullanıldığından, bu ürünlerin satış ve dağıtım kanallarının aynı ve birbirinin yerine ikame edilecek nitelikte olduğundan her iki firmanın aynı işletme olduğu yönünde tüketicinin aldanma ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, marka hükümsüzlüğü davasının dava tarihi itibarıyla Türk Patent nezdinde sicilde hak sahibi olarak gözüken kişilere karşı açılabileceği gerekçesiyle davalılar şirketler aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı ... adına Türk Patent nezdinde tescilli 2011/ 38216 ve 2011/38217 tescil nolu markaların ayrı ayrı hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, davacı vekilinin kötüniyetle tescil iddiasını da ileri sürdüğü, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ise benzerlik ve iltibas incelemesi yapılarak hükümsüzlük kararı verildiği, mahkemece öncelikle davalı markalarının kötü niyetle tescil edilip edilmediği üzerinde durulması gerekirken iltibas incelemesi yapılmasının doğru olmadığı, bu doğrultuda, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2016/296 E. - 2011/55 K.sayılı dosyasında mahkemenin 02.03.2011 tarihli kararıyla; ' davanın kabulüne ve davalı Sander Yapı Elamanları San ve Dış Tic Ltd adına tescilli 2003/25743 başvuru numaralı Sander Cubicle ve Aksesuar Sistemleri + şekil ibareli markanın markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine' karar verildiği, davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine Dairemizin 26.12.2012 tarihli 2011/13645 E. - 2012/21596 K.sayılı kararıyla mahkeme kararının onandığı, temyiz aşamasında; davaya konu markanın Beykoz 2.Noterliğinin 07.04.2011 tarihli 14278 yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile Sander Yapı Elemanları şirketi tarafından davalı ...'a devredildiği, davaya konu 2011/38216 başvuru nolu SANDER AKSESUAR markasının ve 2011/38217 başvuru numaralı SANDER KABİN markasının, davalı ... adına 06.05.2011 tarihinde tescili için başvuruda bulunulduğu, davalı markalarında SANDER ibaresinin büyük ve üstte, KABİN ve AKSESUAR ibarelerinin küçük ve altta yazıldığı, 18.03.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve dosyaya sunulan davalı kataloğundan, davalı tarafın markaları davacının ürünleri ile aynı/benzer ürünlerin tanıtım ve satışında kullandığının anlaşıldığı, dosya kapsamında bulunan davalı şirket kayıtlarından Sander Yapı Elamanları San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. yetkilisi ... ile davalı şirketlerin yetkilileri ... ve ...'in yakın akraba olduklarının anlaşıldığı, markanın davacı markası ile benzerliği ve iltibas yarattığından bahisle hükümsüzlük kararını bilmemelerinin beklenemeyeceği, hükümsüzlük kararı kesinleşmeden markanın davalı ...'a devri ile davaya konu SANDER esas unsurlu yeni marka tescili yapmalarının kötüniyetli kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine; 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi ve HMK 355. madde gereğince İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 04.04.2017 tarihli 2013/54 E. - 2017/94 K. sayılı kararının istinaf başvurusunda bulunan... Vardar yönünden kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı ... adına Türk Patent nezdinde tescilli 2011/38216 ve 2011/38217 tescil no'lu markaların kötüniyetle tescili nedeniyle, ayrı ayrı hükümsüzlüğüne karar verilmişti.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, benzerlik ve kötüniyetli tescil iddiasına dayalı olarak marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davalı şirketler yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı ... aleyhine açılmış olan davanın ise benzerlik ve iltibas gerekçesiyle kabulüyle dava konusu markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiş; mezkur kararı davalı ... vekilinin istinaf etmesi üzerine inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi ise yazılı şekilde benzerlik ve iltibas değerlendirmesinden önce kötüniyetli tescil iddialarının değerlendirilmesi gerektiği, bu doğrultuda davalı ...’ın davaya konu markaları tescil ettirmekte kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davalı ...’ın istinaf isteminin reddine karar verdikten sonra İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak davanın kabulüne ve dava konusu markaların hükümsüzlüklerine karar vermiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği belirtilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararını, adına tescilli davaya konu markalar ile davacının mesnet markası arasında benzerlik bulunmadığı, anılan markaların iltibas oluşturmayacakları iddiasıyla istinaf eden davalı ... vekilinin istinaf isteminin reddine karar verildikten sonra, kararın istinaf eden yönünden kaldırılarak re’sen davanın farklı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi, kararın içinde çelişki oluşturduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, HMK’nın 355. maddesinde istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü hallerde bu durumu re’sen gözeteceği düzenlenmiş olup; kabule göre de, kötüniyetli marka tescilinin olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK’da başvurunun mutlak veya nispi ret nedenleri arasında ya da hükümsüzlük nedeni olarak sayılmadığı, aynı KHK’nın 35/1. maddesinde marka başvurusuna itiraz hakkı olarak belirtildiği; buna rağmen HGK’nın 17.07.2008 gün,11-501/507 sayılı kararıyla hükümsüzlük sebebi olarak da uygulamada kabul gördüğü, eş anlatımla yasal düzenlemede yer almamasına rağmen içtihatlarla yer edinmiş olan kötüniyetli tescil iddiasıyla hükümsüzlük isteminin kamu düzenine aykırılık teşkil etmeyeceği hususu gözetilerek sadece istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı bir inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde kötüniyetli tescil iddiasının kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinin kabulüyle kararın re’sen kaldırılması da doğru olmamıştır.
2- Bozma neden ve şekline göre, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, mümeyyiz davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2020/148 E. , 2020/4063 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 54 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat