11. Hukuk Dairesi 2020/2509 E. , 2020/3788 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 07/04/2017 tarih ve 2015/650 E. - 2017/241 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.09.2018 tarih ve 2017/1671 E. - 2018/1366 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının yaş sebze ve meyve ticareti ile uğraştığını, mesleki faaliyet kapsamında 2013 yılında Serik ilçesinde bulunan toptancı halinde işyeri almak istediğini, davalının yöneticileri tarafından teminat karşılığında faaliyette bulunabileceğinin belirtilmesi üzerine 500.000,00 TL bedelli, lehdar ve keşide tarihi boş çeki imzalayarak davalı dernek başkanına teslim ettiğini, ancak toptancı halinde istediği gibi işyeri açacak yer bulamadığını, çekin ise iade edilmediğini ileri sürerek, davacının 500.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, çekin davacı tarafından ödenmediğini, davacının davayı kötü niyetli olarak açtığını belirterek davanın reddini ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, kambiyo senedi niteliğinde olan dava konusu çekin sebepten mücerret olduğu, davalı dernek yetkilisinin isticvaptaki beyanı nedeniyle ispat yükünün davalıya geçmeyeceği, davada ispat yükü üzerine düşen davacı iddiasını usulüne uygun kesin delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamanın hüküm kurulması için yeterli olmadığı kanaatine varılarak istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapıldığı, dava konusu çekin teminat çeki niteliğinde olduğuna ilişkin üzerinde herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı tarafından dosyaya sunulan 'sözleşme' başlıklı yazı içeriğinden de davaya konu çekin teminat çeki olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığı, bu hali ile davacı tarafın çekin teminat vasfına ilişkin olarak yazılı bir kanıt ileri süremediği, ancak Dernekler Kanununun 2. maddesi ve Türk Medeni Kanununun 56. maddesi kapsamında derneklerin kazanç paylaşma faaliyetinde bulunmalarının yasak olduğu, gerek davalı derneğin iktisadi işletmesinin bulunmayışı gerekse davalı dernek başkanının açıklamaları dikkate alındığında, taraflar arasındaki ilişkinin ticari satımdan kaynaklanan bir yönünün bulunmadığı, davalı derneğe ait işletme defterinde düşük miktarlı bağışlar ve aidatlar dışında kıymetli evrak kaydının olmadığı, davaya konu çekin dahi defterde kaydının bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda derneklerin iktisadi işletme işletmeksizin ticaret ve kambiyo işlemi yapmalarının mümkün olmaması, davalı derneğin daha önceden ticaret yapıp mal alıp sattığına ilişkin herhangi bir kaydın bulunmaması karşısında, davaya konu çekin teminat amacıyla davalı tarafa verildiği kanaatine ulaşıldığı ve teminat olgusunun ortaya konulup teminat altına alınan riskin gerçekleştiği yönünde herhangi bir savunma da yapılmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK'nın 72. maddesi uyarınca, kambiyo senedi niteliğindeki çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı dava konusu çekin teminat için verildiğini, teminat fonksiyonunu yitirdiğini, bedelsiz olduğunu ileri sürmüştür. Davalı çekin teminat çeki olmadığını belirtmiştir. Dava konusu çekin teminat çeki ve bedelsiz olduğunu ispat yükü davacıya aittir.
TBK’nın 207/2. maddesi uyarınca sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ve alıcı borcu aynı anda ifa ile yükümlüdür. Çek ödeme aracı olduğundan, davacı çeki verdiğinde satışa konu malın bedelini ödediği, çek konusu malın da teslim alındığı varsayılır. Bunun aksinin yazılı delille davacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Açıklanan sebeplerle, Bölge adliye mahkemesince ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/1671 esas ve 2018/1366 karar sayılı ve 18/09/2018 tarihli kararının BOZULMASINA, dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2020/2509 E. , 2020/3788 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 65 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 96 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat