11. Hukuk Dairesi 2020/4804 E. , 2020/3687 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2020/4804 E. , 2020/3687 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.04.2014 tarih ve 2013/107-2014/131 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların murisi yanında çalışan senet lehdarı dava dışı ... tarafından hırsızlık yapılarak çalınan senetlerden 25.05.1998 tanzim ve 30.08.1999 vade tarihli 250.000 USD bedelli senedin davalı ...’e ciro edildiğini ve 200.000 USD’lik kısmının İstanbul 2. İcra Dairesi'nin 2002/13200 Esas sayılı dosyası ile davalı ... tarafından takibe konulduğunu, dolandırıcılık ve hırsızlık suçundan davalı ... ve lehdar ...’in beraat ettiklerini, alacağın 02.03.2004 tarihinde diğer davalı ...'a temlik edildiğini, bu kez ..., ... hakkında sahtecilikten şikayetçi olduğunu ancak davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiğini, davalı ...’in ceza dosyalarında talimatla alınan ifadesinde, senet lehdarı ve temlik edileni tanımadığını ve bu senetlere ilişkin bilgisinin olmadığını beyan ettiğini, davalı ...’in vekilinin geçerli vekaletname ile icra takibi başlatmadığını, davalı ...'ın da ceza dosyasında alınan ifadesinde, okuma yazma bilmediğini ve imza atamadığını beyan etmesine rağmen temlik işleminde imza attığını, yapılan temliknamenin geçersiz olduğunu belirterek davalıların HMK 106/1. maddesi uyarınca yetkili hamil olmadıklarının ve bonodaki ... imzasının sahte olduğunun tesbiti ile İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2002/13200 Esas sayılı dosyasının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davalının icra dosyasındaki alacağını temlik etmekle dosya ile ilgisinin kalmadığını, davalının icra takibine dayanak vekaletname sonrası vekil tayin ettiği yeni tarihli vekaletname tanzim edildiğini ve temlik işleminin gerçekleştirildiği icra işlemlerine muvafakat ettiğini, icra işleminin ve vekaletnamenin sahteliğinin iddia edilmesinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacıların İstanbul 2. İcra Dairesi'nin 2002/13200 Esas sayılı dosyasıyla ilgili olarak daha önce İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/584 Esas sayılı dosyası ile imza inkarına dayalı açtıkları menfi tespit davası sonucunda imzanın keşideciye ait olduğunun tespit olduğunu, temliknamenin geçersizliği konusunda davacıların şikayeti üzerine İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2004/719 Esas ve 2004/810 Karar sayılı ve 27.05.2004 tarihli karar ile temlik alanın açık kimliğinin yazılı olmasını yeterli görerek şikayetin reddine karar verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacıların davaya ve icra takibine konu senet ile ilgili olarak imza inkarı nedeniyle menfi tesbit davası açtıkları ve yapılan yargılama neticesinde senet üzerindeki imzanın davacılar murisine ait olduğu tesbit edildiğinden davanın reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, davalılar hakkında açılan ceza davalarında zamanaşımından düşme ve beraat kararı verildiği, temlik işleminin icra hukuk mahkemesi kararı ile geçerli bulunduğunun tesbit edildiği, davalı ... vekilinin yeni tarihli vekaletnamesini ibraz ettiği, TTK'nın 778. maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı Yasa'nın 677. maddesi uyarınca, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kimselerin imzasını, sahte imzaları, mevhum şahısların imzalarını yahut imzalayan veya namlarına imzalanmış olan şahısları herhangi bir sebep dolayısıyla ilzam etmeyen imzaları taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden halel gelmeyeceği, imzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilkenin poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade ettiği, geçerli imzaların sahiplerinin, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamayacakları, geçersiz bir imzanın sahibini bağlamayacağı, ancak, ciro zincirini de koparmayacağı, bu nedenle davacıların başka imzaların geçersizliği iddiasına dayanamayacaklarından tespit isteminde hukuki yararları bulunmadığı ve genel kural gereği, geçerli imzanın sahiplerinin geçersiz imzaları ileri süremeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK'nın 72. maddesine göre borçlu bulunmadığının tespiti davasıdır. Uyuşmazlığa ilişkin olayları anlatma taraflara, hukuki tasvif ile davanın niteliğinin tespiti mahkemeye aittir. Her ne kadar davacı davasını tespit olarak nitelendirmiş ise de dava dilekçesinin talep kısmında davalıların yetkili hamil olmadığı,sahtecilik yolu ile ele geçirilen bonoya dayalı icra takibinin iptalinin istenilmiş olması söz konusu davanın, borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğunu göstermekte olup, menfi tespit istemine konu davada menfi tespite konu miktar üzerinden Harçlar Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca nispi harç alınması gerekmektedir.
Dava maktu harç yatırılarak açılmış olup,mahkemece Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca nispi harcın yatırılması konusunda kesin mehil verilmesi ve yatırılmadığında ise bu madde hükümlerince işlem yapılması gerekirken eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devam olunması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 30.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön