11. Hukuk Dairesi 2018/4875 E. , 2020/2454 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2018/4875 E. , 2020/2454 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 20/03/2018 tarih ve 2017/642-2018/250 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 25/02/2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin cam üreticilerinden aldığı hammadde niteliğindeki şişe ve kavanozlara kendi tasarladığı aksesuar ve ambalajları ekleyip sofra ve mutfak eşyası gibi züccaciye ürünleri haline getirmek suretiyle piyasaya arz ettiğini, bu cam ve kavanozları 2000'li yılların başına kadar davalıdan ve grup firması Paşabahçe'den temin ettiğini, Paşabahçe'nin 1997 yılında şişe ve kavanoz üretimine girdiğini, müvekkilinin ürettiği ürünlerin muadillerini piyasaya sunduğunu, davalının da 1998 yılı sonrası plastik aksesuarlı sofra mutfak eşyası imal ve ticaretine başladığını, böylece davalının hem müvekkiline hammadde sağlayan şirket hem de rekabet eden şirket konumuna geldiğini, Şişecam grubunun iç piyasada tekel olması sebebiyle müvekkilinin Bulgaristan'da mukim Drujba firmasından kavanoz ithal etmeye başladığını, ancak davalının bu halin devam etmesi durumunda mal sevkiyatını durduracaklarını ifade etmesi üzerine müvekkilinin ithalata son verdiğini, bu süreçte davalının müvekkilini zarara uğratacak biçimde ürün kısıtlaması yoluna gittiğini, müteaddit taleplere rağmen davalının hammadde talebini karşılamadığını, bu durum karşısında müvekkilinin bu kez İran'dan ithalat yoluyla hammadde ihtiyacını karşıladığını, ancak grup firması Paşabahçe'nin Dış Ticaret Müsteşarlığına müracaatla İran'dan gelen ürünlere kota uygulanmasını sağladığını, ...'ın müvekkilinin ihtiyaç duyduğu ürünleri üretmeye başlaması üzerine davacının bu firmadan mal tedarik etmek istediğini, ancak Şişecam grubunun piyasadaki hakim durumunu ... aleyhine de kullanması sonucu çözüme kavuşturulmadığını, davacının tekrar Drujba şirketinden mal siparişinin sebepsiz reddedildiğini, bunun altında da Şişecam grubunun Drujba ile Türkiye'ye yapılacak satışların tamamanın alınması konusunda bir anlaşmanın yattığının anlaşıldığını, davalının müvekkiline hammadde tedarik etmezken grup firması Paşabahçe'ye doğrudan ya da dolaylı yollarla sattığını, müvekkilinin hammadde yokluğu sebebiyle piyasaya arz edemediği malların çok benzerinin Paşabahçe yoluyla piyasaya arzının sağlandığını, davalının kampanyalardan müvekkilini yararlandırmadığını, davacıya ihracat kaydıyla satış yaptığını, müvekkilinin bu yolla rekabet edemez hale gelip tasfiye sürecine girdiğini, Rekabet Kurumunun davalı hakkındaki kararının Danıştay'ca iptal edilip mahkeme kararının kesinleştiğini, Danıştay kararı ile davalının eylemlerinin, Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'a ve hukuka aykırılık taşıdığının sabit hale geldiğini, aynı Kanunun 57. maddesi ile zarar görene tazminat hakkının düzenlendiğini, 58. maddede zararın nasıl belirleneceğinin ve üç kat tazminatın öngörüldüğünü, davacının zararını 4.984.755.- TL olarak belirlediğini ileri sürerek şimdilik müvekkilinin uğradığı zarardan 3.000.000.- TL'lik kısmının 4054 sayılı Kanunun 58. maddesi uyarınca 3 katının ve 5.000.- TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden aksi halde dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 18.09.2013 harç tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 4.984.755.- TL'ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin saklama kapları pazarında hakim konumunun bulunmadığını, davacının faaliyet gösterdiği saklama pazarında da cam ürünlerinin payının ancak %20 olduğunu, gıdaya yönelik ambalaj sektörünün genelinde hakim malzemelerin plastik ve metalden oluştuğunu, davaya konu olayın da saklama kapları pazarına yönelik olduğunu, müvekkilinin kullanım alanları ve işlevleri aynı olan plastik, seramik, metal, ahşap karton, akrilik vs. ürünlerle rekabet ettiğini, cam ürünlerinin tamamı müvekkilince üretilse dahi pazarın ancak %20'sine tekabül edeceğini, kaldı ki cam ambalaj pazarında dahi müvekkilinin hakim olmadığını, ithalat yapılabildiğini, ithalatın davalı yanca engellendiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ekonomik parametreleri tek başına belirleyemeyeceğini, müvekkilinin ürün tedarikinde zorlandığı ve haklı sebeplerle tedariki azalttığı dönemde davacının rahatlıkla diğer temin kaynaklarına yöneldiğini, mal vermeyi reddetme durumunun istisnai ve sınırlı koşullarla hakim durumun kötüye kullanılması olarak kabul edildiğini, alıcının söz konusu hizmeti başka kaynaktan temin etme imkanına bakılması gerektiğini, müvekkilinin davalıya tedariki kesmediğini, haklı nedenlerle 2001 yılından itibaren tedarik azaltılmışsa da davacının toplam alımlarında azalma olmadığını, davacının alternatif temin kanallarına yönelebildiğini, tedarikin azaltılmasının müvekkilinin sınırlı üretim kapasitesini verimli kanallara tahsisi şeklindeki gerekçeye dayandığını, ihlal iddiasına dayanak yıllarda müvekkilinin daha yüksek miktarda ve sistematik alım yapan dolumcu- sanayicilerin taleplerindeki artışa eğildiğini, davacı ile aynı konumdaki tüm müşteriler için azalma yaşandığını, bahse konu dönemde penisilin şişesi artışına paralel olarak davacının mini tabir edilen taleplerinin karşılanamadığını, bir an için müvekkilinin hakim konumda olduğu kabul edilse dahi sınırlı kapasitesinin daha büyük bölümünü stratejik olarak önemli ve büyük miktarda alım yapan firmalara, marka karışıklığına son vermek için aynı topluluk içinde yer alan diğer şirketlere ayırmasının meşru olduğunu, müvekkilinin Paşabahçe'ye aynı koşullarda ürün tedarik ettiğini, üretim kısıtlılığı sebebiyle Paşabahçe'ye de ürün tedarik edemediği zamanların olduğunu, müvekkilinin ihraç kaydıyla verdiği ürünlerin yurt içinde satılması halinde sadece ihraç primini vermediğini, büyüme hızının düşmesinin tazminat talebine dayanak yapılamayacağını, müvekkilinin davacıyı pazar dışına itmek gibi bir niyetinin olmadığını, zarar ile davalı eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığını, manevi tazminat istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının Türkiye cam pazarında hakim konumda olduğu, davacıya mal vermeyi reddettiği, bu eylemin kapasite kısıtlanmasından kaynaklandığı savunmasına itibar edilmediği, bu hususların Rekabet Kurumu kararı ile sabit görüldüğü, davacının 2002-2005 yılları arasında 9.397.120.- TL faaliyet kârı kaybına uğradığı, bu faaliyet kârlarındaki düşmenin tamamının davalının mal vermeyi kesmesinden meydana geldiğinin söylenemeyeceği, davacının bu aşamada diğer ürünlerin alım satımını da durdurduğu, talep edilen 4.984.755.- TL tutarındaki tazminatın kabul edilebilir bulunduğu, davalının eylemi ağır bir ihlal olarak değerlendirilmişse de tazminat tutarının zararı karşılamaya yettiği, miktar itibariyle caydırıcılık niteliğinin de bulunduğu, 3 kat tazminata gerek görülmediği, manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle 5.000.- TL manevi tazminatın ve 4.984.755.- TL maddi tazminatın 22.11.2005 tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 4054 sayılı Yasanın 58. maddesine dayalı istemin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 58. maddesinde öngörülen üç kat oranındaki tazminata hükmedilmesinin mahkeminin takdirinde bulunmasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin zamanaşımına ve 4054 sayılı Kanun uyarınca ihlalin gerçekleşmediğine yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemenin karar gerekçesinde, davalının 4054 sayılı Kanunun 6. maddesini ihlal ettiğinin sabit görüldüğü, 2002-2005 yılları arasında davacının faaliyet karlarındaki düşüş nedeniyle uğradığı kâr kaybının 9.397.127.- TL olarak belirlendiği, davacının dosyaya yansıyan ticari işlem hacmi ve davalı ile olan ticari ilişkisinin kapsamı dikkate alınıp talep edilen 4.984.755.- TL tutarındaki maddi tazminatın kabul edilebilir olduğu belirtildiğinden hükmedilen tutara 2002-2005 yılları arasındaki faaliyet kârı kaybı gözetilip değerlendirilmek suretiyle ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunun 7. sayfasındaki tabloda ve raporun eki cetvelde, mahkemenin 2002-2005 yılları arasında davacının faaliyet kârı kaybı olarak kabul ettiği miktarın, 5.564.410,25 TL tutarındaki 2006 yılı faaliyet kârı mahrumiyetini de içerdiği görülmektedir. Bu haliyle karar gerekçesi çelişkili olup denetime elverişli bulunmadığından kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin zamanaşımına ve ihlalin oluşmadığına yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 18,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön