12. Hukuk Dairesi 2018/13911 E. , 2018/12579 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

12. Hukuk Dairesi 2018/13911 E. , 2018/12579 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının temyizine ilişkin dilekçenin reddini mutazammın 30/11/2017 tarihli ve 2017/8045 Esas - 2017/14961 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte, borçluların icra mahkemesine başvurusunda, yetkiye ve borca itiraz ederek, alacaklı aleyhine tazminat talep ettikleri; mahkemece, Dairemizin 31/03/2015 tarihli bozma ilamına uyulmasının ardından, 02/09/2015 tarihli, 2015/72 E.-132 K. sayılı kısa karar ile “açılan davanın kısmen kabulüne” karar verilerek, icra emrinin iptal edildiği ve borçluların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verildiği, verilen kararın taraf vekillerine tefhim edildiği, gerekçeli karar yazılırken mahkemece, 10/09/2015 tarihli karar ile “tavzih şerhi” adı altında “02/09/2015 tarihli kısa kararda yer alan “kısmen kabulüne” ibaresinin “kabulüne” olarak değiştirildiği görülmektedir.
Alacaklı vekilinin 25/11/2015 tarihli temyiz talebi, mahkemenin 04/11/2015 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararına yöneliktir. Söz konusu ek kararın alacaklı vekiline tebliğ tarihi, 23/11/2015 olup, ek karara yönelik temyiz başvurusu süresindedir. Bu nedenle Dairemizin 30/11/2017 tarih ve 2017/8045 E.- 14961 K. sayılı temyiz dilekçesinin süre aşımı bakımından reddine ilişkin kararının oy birliği ile kaldırılmasına karar verildikten sonra, alacaklının mahkemenin 04/11/2015 tarihli ek kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi:
HGK'nın 24/06/2006 tarih ve 2006/21-198 E.-2006/249 K. sayılı ilamında; 'Mahkeme kararına karşı yapılan davacı temyizi kısa kararın tefhiminden itibaren süresi içinde yapılmamış ise de, kısa kararın, HUMK'un 388. maddesinde belirtilen hususların hepsini kapsamadığı görülmektedir. Bu nedenle mahkemece tesis edilen temyiz dilekçesinin reddine dair kararın kaldırılması gerekmiştir' şeklinde karar verildiği görülmektedir.
Somut olayda alacaklı vekili, mahkemenin tavzih kararını da içeren gerekçeli kararını, 04/11/2015 tarihinde, tebliğ ile öğrendiğinden, tavzih şerhi ve vekalet ücreti ile sınırlı olarak yapılan temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, HMK’nın 294/1. maddesinde, “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür”, düzenlemesine;
Aynı kanunun 304/1. maddesinde, “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re'sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir....”, hükmüne;
Yine aynı Kanunun 305. maddesinde de; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan yasa hükümlerine ve Dairemiz ile Yargıtay’ın diğer Hukuk Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik uygulamalarına göre, mahkemece esas hakkında karar verilmesiyle davadan el çekildiğinden, bu aşamadan sonra herhangi bir nedenle dosyanın ele alınarak tashih yoluyla da olsa esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi mümkün değildir. Yerel mahkemece, ancak Yargıtay’ca kararın bozulması halinde yeniden esas hakkında karar verilebilir.
Somut olayda mahkemece, 02/09/2015 tarihinde, davanın kısmen kabulü ile icra emrinin iptaline, tazminat talebinin ise reddine karar verildikten sonra, tefhim edilen karara karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulmadığı, ancak “10/09/2015 tarihinde yazılan gerekçeli karar ile “tavzih şerhi” altında hükmün borçlular lehine genişletilerek değiştirilmesi, yukarıda belirtilen yasa hükümlerine ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına aykırıdır.
Esas hakkındaki ilk karar Yargıtay’ca bozulup ortadan kaldırılmadan, dosyanın ele alınarak esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi mümkün değildir.
Somut olayda tarafların, mahkemenin 02/09/2015 tarihli ilk kararına karşı herhangi bir temyiz başvurusu bulunmamaktadır. Öte yandan, yukarıda izah edildiği üzere, alacaklı vekili söz konusu kararı, gerekçeli kararın tebliği ile öğrenmiş olduğundan, temyiz başvurusunun süresinde kabul edileceği tabiidir. Bu durumda, mahkemenin 04/11/2015 tarihli temyiz başvurusunun süresinde olmadığından reddine ilişkin ek kararının ve “davanın kabulüne” dair 10/09/2015 tarihli tavzih şerhinin, tashih ya da tavzih şartlarını taşımaması sebebi ile yok hükmünde olduğundan kaldırılmasına oy birliği ile karar verildikten sonra, mahkemenin 02/09/2015 tarihli 2015/72 Esas-132 K. sayılı kararına yönelik, alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi:
HMK.nun 326. maddesi gereğince, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
Davada haklı çıkan tarafın davasını vekille takip etmesi durumunda, lehine hükmedilen tutar olan vekalet ücreti de, bir tür yargılama gideridir ve sorumlusu yine HMK.nun 326. maddesine ve yukarıda açıklanan kurala göre belirlenecektir.
O halde, mahkemece davanın kötü niyet tazminatı yönünden reddedilen kısmına ilişkin olarak da davalı alacaklı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, sadece borçlular lehine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklının karar düzeltme itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön