13. Hukuk Dairesi 2017/5561 E. , 2018/11480 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile imzalanan 1.10.1998 tarihli sözleşme ile davalı idarenin anlaşmalı hastanesi statüsünde olduklarını, davalı idare tarafından düzenlenen 31.12.2002 tarihli genelge ile verilen tıbbı hizmetlerinin karşılığı ücretlerinin eksik ödeneceğinin kararlaştırıldığını, haksız uygulama sonucunda yapılan tıbbi işlem ücreti alacaklarının 617.950,00TL olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, 22.12.2016 tarihli dilekçesi ile talebini 264.042,27TL'ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 264.042,27TL'nin 10.000,00 TL'sinin dava, bakiye miktarın ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uygulamasından kaynaklandığı ve bu kanunun 101. maddesi uyarınca İş Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik nedeni ile davanın reddine ilişkin verilen ilk karar, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 21.3.2012 tarih 2011/19048 E ve 2012/7309 K sayılı ilamı ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında 22.12.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı, talebini 264.042,27TL olarak ıslah ettiğini ifade etmiş, mahkemece ıslah edilen talep esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, HUMK’nun 83. maddesi ve 4.2.1948 tarih 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün bulunmayıp Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun son olarak 06/05/2016 tarih 2015/1 Esas ve 2016/1 sayılı kararında da bozma sonrası ıslah yapılamayacağı ve 1948 tarihli içtihadı birleştirme kararının değiştirilmesinin gerekmediği belirtilerek ilke olarak bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kesinleşmiştir. Bu nedenle davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bent gereğince temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2017/5561 E. , 2018/11480 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat