13. Hukuk Dairesi 2016/14590 E. , 2018/7458 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/14590 E. , 2018/7458 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)


Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, ..., Merkez, ... Apartmanı, Zemin Kat, 33 numaralı daireyi davalı bankadan kullandığı konut kredisi ile aldığını, söz konusu dairenin 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihinde meydana gelen depremlerde hasar gördüğünü, daha önce dava konusu dairenin davalı banka tarafından zorunlu deprem sigortasının yaptırıldığını, ancak süresi bittiği halde davalı banka tarafından yenilenmediğini, bu nedenle dairenin deprem sigortasının bulunmadığını ileri sürerek 1.000,00 TL maddi tazminatın deprem tarihi olan 23.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının evinde deprem nedeniyle oluşan hasarın ödenmemesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, zorunlu deprem sigortası yaptırma yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verdiği kararın dairemizce 2015/30535 Esas, 2015/31753 Karar Sayılı ilamı ile 03/11/2015 tarihinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde yine davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava DASK poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacıya ait konut için davalı bankadan 30.09.2009 tarihinde konut kredisi kullanıldığı, 01.10.2009-01.10.2010 tarihleri arasında davacı ile ...A.Ş arasında zorunlu deprem sigorta poliçesi düzenlendiği, bu tarihten sonrası için herhangi bir zorunlu deprem sigorta poliçesinin mevcut olmadığı anlaşılmış, ... ilinde 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen deprem nedeniyle dava konusu taşınmaz hasar görmüştür.
Davacı ile davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin 10. ve 15. maddelerinde kredi konusu taşınmazın; yangın, deprem, dahili su, infilak ve diğer tehlikelere karşı sigortalatmayı ve müddeti biten poliçeleri yenilemeyi davacının kabul ve taahhüt ettiği belirtilmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; depremde hasar gören konutun zorunlu deprem sigortasına tabi olduğu, deprem sigortası poliçesinin vadesinden önce yenilenmesi yükümlülüğünün sigortalıya, poliçenin yenilenmesi hususunda sigortalıyı bilgilendirme ve sigortalıya bildirimde bulunma yükümlülüğünün ise kredi kullandırılan bankada olduğunu, bu nedenle Zorunlu Deprem Sigorta Poliçesinin yapılmaması ile ilgili olarak davacı ve davalının eşit oranda (%50) kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkeme ise, taşınmaz maliki zorunlu deprem sigortasını yaptırmakla yükümlüdür. Taşınmaz maliki, söz konusu yükümlülükleri yerine getirmemesinden doğan rizikolardan da bizatihi sorumludur. Taşınmaz için konut kredisi kullandıran Türkiye Halk Bankası'nın söz konusu rizikodan sorumlu olabilmesi için bu hususta açık bir yasa veya sözleşme hükmünün bulunması gerekmektedir. Taraflar arasında akdedilen konut kredisi sözleşmesinde Türkiye Halk Bankası'nın söz konusu rizikoyu üslendiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortaları Uygulama Esasları Yönetmenliğinin 5/2 madde ve fıkrasının kredi kuruluşu için öngördüğü bildirim yükümlülüğü yasal bir zorunluluğu ifade etmeyip sigortanın yaptırılmasına yönelik yasanın uygulanmasını gösteren bir hüküm niteliğindedir. Bu bağlamda yasa ve sözleşmede düzenlenmeyen bir yükümlülüğü -konut kredisini kullandıran ve bu nedenle taşınmaz üzerinde lehine ipotek hakkı tesis edilen- bankaya yüklenmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan Hayat Sigortası ... Müsteşarlığı'nın 17.01.2009 tarih ve 27113 sayılı Resmi Gazete’de yayınladığı Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında zorunlu sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almaktadır.
Her ne kadar, DASK sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olsa da, davalı bankanın zorunlu olan bu sigortanın da yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden, davalı bankanın burada kusuru vardır. Ne var ki, davacı sigortalının da zorunlu olan DASK sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yeniletme konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünde müterafik kusuru vardır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular göz önüne alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön