13. Hukuk Dairesi 2016/23577 E. , 2018/6192 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... geldi. Davalı taraftan gelen olmadığından karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirketlerin inşa edeceği ... isimli projeden biri 3+1 ve 148 metrekare, diğeri 2+1 ve 88 metrekare olmak üzere iki adet daire satın aldığını ve dairelerin teslim edildiğini, ancak teslimden sonra dairelerin tanıtımı yapılan metrekarelerde olmadığının anlaşıldığını, ayrıca kaçak yapıldığından dolayı binanın iskanının alınamadığını, dairelerde kullanılan malzemelerin taahhüt edilenden düşük kalitede olduğunu, site otoparkları ve yeşil alanın projesine aykırı, eksik ve ayıplı olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ayıp oranında indirim yapılarak daire başına 5.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL'nin teslim tarihinden mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah ederek 45.010,00 TL'ye çıkarmıştır.
Davalı ... İnşaat Petrol Ürünleri Turizm San. Ve Tic. AŞ, her iki dairenin de ayıp ve eksik olmaksızın teslim edildiğini, davacının bir an için haklı olduğu kabul edilse dahi ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, davaya konu dairelerdeki ayıp ve eksiklikler nedeniyle 14 nolu daire için 28.210,00 TL, 74 nolu daire için 16.800,00 TL olmak üzere toplam 45.010,00 TL'nin 10.000,00 TL'si bakımından dava tarihinden itibaren, ıslah edilen 35.010,00 TL'si bakımından ıslah tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, davalılardan satın alınan iki adet dairenin ve site otoparkı ile yeşil alanların ayıplı ve eksik olarak teslimi nedeni ile ayıp oranında bedelde indirimi talebine ilişkindir. Dava konusu dairelerin satışına ilişkin olarak imzalanan sözleşmelerin incelenmesinde; her iki davalının da satıcı olarak sözleşmelerde yer aldığı, davalı ... İnşaat Petrol Ürünleri Turizm ve San Ltd. Şti.'nin Müteahhit firma, ... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ'nin arsa sahibi olarak gösterildiği, ancak sözleşmede satıcı kısmında tek imza bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre Mahkemece, sözleşmede her iki davalının satıcı sıfatı ile yer almasına karşın, satıcı kısmında tek imza bulunduğu gözetilerek husumet hususunun değerlendirilmesi gerekmekte olup, Mahkemece değinilen bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır,
2-Mahkemece, 4077 sayılı mülga Kanunun 4. maddesinde açık ayıplar bakımından öngörülen 30 günlük ihbar süresinin 6502 sayılı Kanunun 10. maddesinde düzenlendiği, tüketicinin sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olmasının kendisinden beklendiği hallerde sözleşmeye aykırılığın söz konusu olmayacağının ifade edildiği, mülga Kanunda açık ayıplar yönünden yer verilmiş olan ihbar süresinin 6502 sayılı Kanunda öngörülmediği ve sözleşmenin kurulduğu sırada tespit edilmesi mümkün olmayan ayıpların sonradan öne sürülmesinin mümkün kabul edildiği, dolayısıyla tespit edilen ayıpların gizli ayıp mahiyetinde olduğu kabul edilerek, davacının sözleşmeden kaynaklı genel zaman aşımı süresi içinde bu ayıplar dolayısıyla bedel indirimini talep etmesi mümkün görüldüğü gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; 28.05.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bakılmaksızın, bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Eldeki davada, gerek sözleşme gerekse teslim tarihi itibari ile 4077 sayılı Kanunun yürürlükte olduğunun anlaşılmasına göre Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde 4077 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. ( 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/2’de) maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır. Maddenin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK'nun 198.maddesi) alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hükümler gözetilerek yapılacak değerlendirme sonucu hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Bozma nedenlerine göre davalıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 3. bentte gösterilen nedenle davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/23577 E. , 2018/6192 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 36 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat