13. Hukuk Dairesi 2016/6102 E. , 2018/5387 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/6102 E. , 2018/5387 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, kurumun temizlik işlerinde çalıştırılmak üzere ihale yolu ile hizmet alımları yapıldığını, işi ihale ile alan davalı yüklenici şirketlerin dava dışı işçisi ... tarafından işçi alacaklarının tahsili konulu ... 3. İş Mahkemesinde açılan dava sonucu başlatılan icra takibi neticesinde toplam 16.660,34.-TL'nin davacı tarafından ödendiğini, davalı şirketler ile akdedilen sözleşmeler uyarınca işçilerin her türlü alacaklarından ihaleyi alan yüklenici firmaların sorumlu olacağını ileri sürerek davacı tarafından ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıların sorumluluğu oranında rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalılardan ... Temizlik Ltd Ştinden 1073,11 TL, ... Nakliyet Ltd. Şti'nden 1247,84 TL, ... Temizlik Ltd. Şti'nden 1084,78 TL, ... Tur Ltd. Şti'nden 2170,83 TL, ... Nakliyat LTD ŞTİ'nden 2409,86 TL, ... Gıda Ltd. Şti'nden 240,67 TL, ...'ten 103,15 TL, alacağın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, asıl işveren davacının, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu olayda davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleriyle düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ... olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ile, taraflar arasındaki sözleşmelerde işçilik haklarından hangi tarafın sorumlu olacağı hakkında belirleyici bir hüküm olmadığından B.K. hükümleri gereğince sorumluluğun yarı yarıya paylaştırılması gerektiği mütalaası verilmiş ve davalıların sorumlu olduğu tutarlar buna göre hesap edilmiştir. Oysa taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde yüklenicinin istihdam ettiği işçinin işvereninin, muhatabının ve sorumlusunun yüklenici olduğu ve idarenin kesinlikle işveren, muhatap ve sorumlu olmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu halde, Dava dışı işçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarının tamamından ilgili olan alt işveren kendi dönemiyle sınırlı olarak sorumlu olacaktır. Burada sorumluluk kalemleri belirlenirken; feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işverenin sorumlu olduğu, başka bir ifadeyle davacı üst işverenin, dava dışı işçiye ... olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden rücuen tahsilini talep edebileceği ve bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu davalı alt işverenler, davacı üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere ve fakat yarı oranında değil tam olarak sorumlu olacağı hususu göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön