13. Hukuk Dairesi 2017/59 E. , 2018/11636 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2017/59 E. , 2018/11636 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın bir kısım davalılar yönünden kabulüne, bir kısım davalılar yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı, davalı ... avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacılar, davalı ... şirketi, şirket ortağı davalı ... ve şirket müdürü ... aracılığı tanıştıkları davalı ...'dan 30/06/2005 tarihli harici satış sözleşmesi ile 106.000 İngiliz Pound ödeyerek taşınmaz satın aldıklarını, davalı ...'un taşınmazı 02.08.2005 tarihinde kendilerine haber vermeden kendi adına tapuda tescil ettirdiğini ve sonrasında da ortağı olduğu davalı ... şirketinin aldığı krediye kefil olarak, taşınmaz üzerine şirketin aldığı ve alacağı kredilere teminat olarak 120.000,00 TL ipotek tesis edildiğini, davalı şirket ortağı diğer davalı ...'in taşınmazı davacılar adına devir alacağını söyleyerek vekalet aldığını, taşınmaz üzerindeki ipotekten hiç bahsetmediğini, bu şekilde ipotek borcu ile taşınmazın davacılar üzerine tescil edildiğini, icra takibinin başlatılması ile ipotek borcundan haberdar olduklarını, taşınmazı kaybetmek istememeleri nedeniyle 20.10.2010 tarihinde bankaya 128.281,00 TL ödeyerek taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırdıklarını ileri sürerek, ödenen 128.281,00 TL'nin 20.08.2010 tarihininden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın davalılar ... ve .... Eml Yat. Tur. Yatçılık İml. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile ... ve ... yönünden kabulüne ile, davalı ...'ten 20/08/2010 tarihinden itibaren, davalılar ... ile ... ve ...Şti'nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere 128.281,00-TL'nin işbu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine, davalılar ..., ... (vefat eden), Doğan Nadi ve Şerif Nadi yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, 128.281,00 TL alacağın tahsili istemine ilişkindir. ... Ticaret Sicil Müdürlüğünün 25.02.2015 tarihli yazısından, davalı şirketin 13.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, yargılamanın tarafı olmak ehliyeti de bulunmamaktadır. Davadan önce veya dava devam ederken, tüzel kişiliğin son bulması halinde, davaya devam edilmesine imkan yoktur. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olup, hakimin bu hususu re’sen de göz önünde bulundurması zorunludur.
Ticaret sicilinden terkinin, tüzel kişinin bizatihi kendisi hakkında sonuç doğurabilmesi için Ticaret Sicili Gazetesinde ayrıca ilanına da gerek bulunmamaktadır. Zira kural olarak yasada öngörülen istisnalar haricinde Ticaret Sicili Gazetesinde ilan kurucu değil, bildirici bir etkiye sahip olup, üçüncü kişilere karşı değişikliğin hüküm ifade ettiği tarih, ilan tarihine göre belirlenir ise de, tüzel kişinin kendisi yönünden değişikliğin hüküm ifade etmesi ilan şartına bağlanamaz. Ticaret sicilinden silinmekle tüzel kişiliği sona ermiş ve hukuk aleminden silinmiş olan şirketin, medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanabilme ehliyeti son bulacağından, yargı mercileri nezdinde temsil edilmesi ve yargılamaya taraf olması da mümkün değildir. Devam eden davası bulunan ve bu arada sicilden kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirketin ihyasını da isteyebileceklerdir. Yukarıdaki açıklamalara ek olarak HMK'nın 50. maddesine göre ise; 'Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.' HMK'nın 115. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında ise; ''Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir...'' düzenlemesine yer verilmiştir. Şirketin ihyası gerçekleştirilmedikçe pasif dava ehliyetinden bahsedilemeyeceği ve bu durumun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğinden, mahkemece yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. (Türk Medeni Kanunu, madde. 28/1) Bu durumda davaya, ölen tarafa karşı devam edilmesine olanak yoktur. Ancak, ölenin malvarlığı haklarına ilişkin davalar mirasçılarına geçeceğinden, (Türk Medeni Kanunu, madde. 599) bu tip davalar yönünden, açılmış bir davanın yargılaması sırasında, taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılarının halef olduklarının kabulü ile davanın ölen kişinin mirasçılarına karşı yürütülmesi gereklidir. Taraf ehliyeti, dava koşullarından olup, mahkemece resen göz önünde bulundurulması zorunludur. Davalılardan ...'in yargılama sırasında vefat ettiği, dosyada mevcut olan veraset ilamı ve nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. Ölümle adı geçen davalının taraf ehliyeti sona erdiği için veraset belgesine göre yasal mirasçıları davaya dahil edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili tamamlanmadan, ölü kişi aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre davacılar ile davalı ...'in sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 3. bent gereğince davacı ile davalı ...'in temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı ...'den alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde davacılara, 2.190,72 TL harcın davalı ...'e iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön