13. Hukuk Dairesi 2016/29776 E. , 2018/10983 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... Bld.Bşk.lığı vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı ..., davalının, aleyhine ilamsız takip yaptığını, takip sonrası davalı ile anlaşarak protokol imzaladıklarını, bu protokol gereği 140.000,00 TL ödeme yaptığını geriye kalan borcun ise 20.000,00 TL daha ödeme yapılması halinde sona ereceğinin kararlaştırıldığını, bu tutarın da tarafından ödenmesine rağmen davalının takibi yenileyerek takibe devam ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla borçlu olmadığının tespitine, davalı taraf haksız ve kötü niyetli olduğundan %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmada davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın ... 4. İcra Müdürlüğü’nün 2013/5636 sayılı takip dosyasından dolayı 555,81 TL borçlu olduğu bunun haricindeki kısımdan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Yine, 6100 sayılı HMK’nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda; alacağın tespiti açısından birden fazla rapor alınmış, ilk raporda ödemenin vadesinden sonra yapıldığı, bu durumda protokolün geçerli sayılıp sayılmayacağını takdir hakkının mahkemede olduğu belirtilmiş, itiraz üzerine alınan ikinci raporda ödeme vadesinde yapılmadığından protokolün geçersiz olduğu, yapılan ödeme düşüldüğünde borcun 69.217,00 TL olduğu belirtilmiş, iki rapor arasında farktan dolayı mahkemece üçüncü rapor alınmış, üçüncü raporda ise ikinci raporda protokolün geçerli olup olmadığı hususunun değerlendirildiği, bu nedenle takdir hakkının mahkemeye ait olduğu belirtildikten sonra protokol geçerli kabul edilip ödemenin geç yapıldığı kabul edilirse geç ödemeden kaynaklı temerrüt zararının 555,81 TL olduğu belirtilmiş, mahkemece ise kararın gerekçe kısmında ikinci rapora itibarla hüküm kurulduğu belirtilmesine rağmen üçüncü rapordaki protokolün geçerli olması halindeki faiz zararı esas alınarak hüküm kurulmuştur. Oysaki, ikinci raporda vadesinde ödenmemeden dolayı protokol hükümleri geçersiz sayılmış ve daha yüksek tutardan davacının borçlu olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/29776 E. , 2018/10983 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 55 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 58 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat