13. Hukuk Dairesi 2015/36921 E. , 2018/1822 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2015/36921 E. , 2018/1822 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 14.07.2011 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı şirketten bağımsız bölüm satın aldığını, ancak davalının sözleşme gereği edimini yerine getirmediğini ve dava tarihi itibari ile teslimi gerçekleştirmediğini, tüm edimlerini yerine getirmesine karşın teminat olarak verdiği 35.000,00 TL'lik senede dayanarak davalı şirket tarafından hakkında icra takibi başlattığını ve takibin haksız olduğunu ileri sürerek takip dosyasından dolayı davalıya 35.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine % 20'den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı, takip konusu senedin teminat senedi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3541 esas sayılı icra takibine konu edilen 35.000,00 TL asıl alacağın, 9.892,00 TL'lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine; bakiye 25.108,00 TL'lik kısmına ilişkin talebin ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile 14.07.2011 tarihli sözleşme ile davalıdan satın aldığı dairenin süresinde teslim edilmediğini, ayrıca ayıplı ve eksik imalatlar bulunmasına ve ödemelerini tamamlamasına rağmen teminat olarak davalıya vermiş olduğu senedin, haksız olarak davalı tarafından icra takibine konu edildiğini ileri sürerek takip dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı, söz konusu senedin teminat senedi olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda; davacının dairesinde işçilikten kaynaklanan kusurların bulunduğu ve % 4 oranında kusur bulunduğu, ortak alanlarda ise merdiven basamakları ile sahanlık kaplamalarının farklı renklerde olduğu ve yer yer boya çatlakları bulunduğu belirtilerek buradaki kusur oranının % 10 olduğu tespitine yer verilmiş, dairedeki eksik işlerin dava tarihi itibari ile değerinin 5.294,00 TL, ortak alanlardaki eksikliklerin giderilmesi için 2.428,00 TL olduğu belirtilmiştir. Tarafların itirazı üzerine alınan bilirkişi ek raporunda ise aynı yönde görüş bildirilmiştir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda TKHK'nun 4. maddesine uygun olarak bir tespit yapılmadığı gibi tarafların itirazları da karşılanmamış olup, rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sözleşmeye aykırılık nedeni ile ayıplı ve eksik işler iddiasının TKHK'nun 4. maddesi kapsamında değerlendirilmesi, iddia edilen ayıplı ve eksik işlerin tespiti halinde dairede oluşan değer kaybının Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan 'nispi metod' olarak adlandırılan hesaplama yöntemine göre hesaplanması ve tarafların itirazlarının karşılanması için yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan 170,00 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, 27,70 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön