13. Hukuk Dairesi 2015/34511 E. , 2018/1151 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2015/34511 E. , 2018/1151 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca ve davalı Toki avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıdan konut satın aldığını, satın almış olduğu konutta, 7 defa su tesisat arızası meydana geldiğini, konut sigortalı olduğu için seramik arızası hariç diğer hususların ödendiğini, ancak kalitesiz malzeme ve işçilik nedeniyle aynı arızanın sürekli meydana geldiğini, ayrıca duvar sıvasında bir takım malzemenin kullanılmamış olması nedeniyle oluşabilecek muhtemel zararlar bulunduğunu, yeşil alan olarak ayrılan alana konut yapıldığını, tüm bunlar nedeniyle konutta değer kaybı ve zarar oluştuğunu, mevcut zararların kaynağının üretim hatası ve gizli ayıp olduğunu, hile ile gizlendiğini, zamanaşımının söz konusu olmadığını, meydana gelen zararlar nedeniyle konutta oluşan değer kaybının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL nin ihtarnamelerin tebliğ tarihi olan 14/04/2014 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 4.150,00 TL değer kaybının ihtarname tebliğ tarihi olan 14/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, ayıplı ifa nedeniyle açılan bedel tazmini talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalıdan aldığı konutun kalitesiz malzeme ve işçilik nedeniyle sık sık tamir gördüğünü, kalitesiz malzeme ve işçilik nedeniyle oluşabilecek muhtemel zararları bulunduğunu, ayrıca yeşil alan olarak ayrılan bölüme konut yapıldığını iddia ederek zararının tazmini için eldeki davayı açmış, davalı taraf ise ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, zamanaşımının dolduğunu, konutun kullanıma bağlı zarar gördüğünü savunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Konutun satın alındığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmektetir.
Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde ayıplı olarak iddia ettiği su tesisatı, duvar sıvasında eksik malzeme kullanımı, yeşil alan olarak ayrılan alana konut yapılması gibi hususlarda bir değerlendirme yapılmadığı gibi ayıplı olduğu bildirilen kabaran duvar ve seramiklerin ise açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu,eğer gizli ayıp ise ayıbın hangi tarihte oluştuğu, satıcının bu ayıpların oluşmasında hile yada ağır kusuru olup olmadığı, bunun neticesine bağlı olarak ihbarın zamanında yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise davanın zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı hususları üzerinde durulmamıştır. Bu hali ile bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte değildir. Mahkeme de bu hususları irdelemeksizin eksik inceleme ve değerlendirme ile karar vermiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece tarafların itirazlarını karşılar mahiyette, içerisinde hukukçu, inşaatçı ve tesisatlarla ilgili uzmanlığı bulunan üçlü bilirkişi heyetinden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön